hacc
-
kuranın 22. suresidir.78 ayettir.
(bkz: hacc suresi) -
Hacc, Mekke'ye gitmeyi kasdetmektir. çünkü tavaf ibadeti, sa'y, Arafat'ta vakfe ve diğer hacc menasiki, Allah'ın emrine icabet etmek ve onun rızasını kazanmak içindir. Hacc islam'ın beş temel esasından birisi olup, dinin zarurî olarak bilinmesi gereken farzlarından biridir. Haccın farz olduğunu inkâr eden kâfir olup islâm'dan dönmüş sayılır. Alimlerin çoğunluğunun kabul ettiği görüşe göre haccın farz oluşu Hicret'ten sonra altıncı senede olmuştur. çünkü "Allah için hacc ve umreyi tamamlayınız" (Bakara: 196) ayeti altıncı senede nazil oldu. Bu ayette geçen "tamamlayınız" ifadesiyle hacc farzının başladığı murad edilmiştir. Alkame, Mesruk ve ibrahim Nehai'nin "Haccı ikame ediniz." şeklindeki kıraatleri bu görüşü kuvvetlendirmektedir. (Bu rivayeti Taberani sahih bir senedle nakletmiştir.) ibn Kayyım ise, haccın farziyetinin dokuz ve onuncu senede olduğu görüşünü tercih etmiştir.
"Doğrusu insanlar için ilk kurulan ev, Mekke'de âlemler için mübarek ve hidayet kaynağı olan Kâbe'dir. Orada apaçık deliller vardır. ibrahim'in makamı vardır. Kim oraya girerse güvenlik içinde olur. Oraya yol bulabilen insana, Allah için Kâbe'yi hacc etmesi gereklidir." (Âl-i imran:96-97)
HACCIN FAZiLETi
şari' hacc farizasını eda etmeyi teşvik etmiştir. Bu konuda gelen rivayetlerden bazıları aşağıdadır:
Haccın Amellerin En Faziletlisi Olduğu Hakkındaki Rivayetler;
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre o şöyle demiştir: Rasulullah sallahu aleyhi ve sellem'e "Hangi amel daha faziletlidir?"diye sorulduğunda Rasulullah sallahu aleyhi ve selem; "Allah'a ve Rasulüne inanmaktır." buyurdu. "Sonra hangisidir?" diye sorulunca; "Allah yolunda cihat etmektir." buyurdu. "Bundan sonra hangisidir?" diye sorulunca, Rasulullah sallahu aleyhi ve sellem "Kabul olunmuş (mebrûr) hac'dır." buyurdu. ("Hacc-ı Mebrur"; içine günah karışmayan hac'dır.) Hasan (r.a.): "Hacc-ı Mebrur; dünyada zahid olup ahireti isteyerek dönülen hac'dır." demiştir. Hasen bir senedle merfu' olarak rivayet olunduğuna göre hacc-ı mebrur, yemek yedirmek ve yumuşak kelâm konuşmaktır.)
Haccın Cihad Sayıldığı Hakkındaki Rivayetler
Hasan bin Ali (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; bir adam Nebi aleyhisselam'a gelerek: Ben korkak ve zayıf biriyim" deyince, Rasulullah da ona: "içinde şiddet bulunmayan bir cihada (hacca) gel." buyurdu. (Hadisi Abdürrezzak ve Taberani rivayet etmiştir. Hadisin râvileri sika (güvenilir)dir.)
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre Rasulullah sallalahu aleyhi ve selem: "Yaşlıların, zayıfların ve kadınların cihadı hacdır." buyurdu. (Hadisi Nesai hasen bir senetle rivayet etmiştir.)
Aişe (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; o şöyle demiştir: "Ya Rasullallah , cihadın en faziletli iş olduğunu görüyoruz. Biz kadınlar da cihada katılmayalım mı?" dedim. Bunun üzerine Rasulullah sallalahu aleyhi ve selem: "Fakat, cihadın en faziletlisi Hacc-ı Mebrur'dur." buyurdular. (Hadisi Buhari ve Müslim rivayet etmiştir.)
Buhari ve Müslim'in Aişe (r.a.)'den rivayet ettiklerine göre Aişe (r.a.) şöyle demiştir: "Ya Rasulullah, biz kadınlar sizinle beraber gazaya ve cihada katılmayalım mı?" dedim. Rasulullah sallalahu aleyhi ve selem: "Fakat cihadın en güzeli ve en iyisi Hacc-ı Mebrur'dur" buyurdular. Aişe (r.a.) demiştir ki; "Rasulullah'dan bu sözü duyduktan sonra, hacca gitmeyi terketmezdim."
Haccın Günahları Yok Ettiği Hakkında Gelen Rivayetler
Ebu Hureyre (r.a)'den rivayet olunduğuna göre o demiştir ki; Rasulullah sallalahu aleyhi ve selem şöyle buyurdu: "Kim Allah için hacc eder ve o esnada zevcesine yaklaşmaz, günah da işlemezse, anasından yeni doğmuş gibi günahsız olarak döner." (Hadisi Buhari ve Müslim rivayet etmiştir.)
Amr ibnül-As (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre o şöyle demiştir: "Allahu Teala islam'ı kalbime koyduktan sonra Rasulullah'a gelerek "Ya Rasulallah, elini uzat ta seninle biatlaşalım" dedim. Bunun üzerine Rasulullah elini uzatınca, ben elimi geri çektim. Rasulullah "Ya Amr, ne oluyor sana?" deyince, "Ben de şart koşuyorum" dedim. Rasulullah "Neyi şart koşuyorsun?" diye sorunca, ben de "Bağışlanmamı", dedim. Bunun üzerine Rasulullah "Bilmiyor musun; müslüman olmak, önce geçen hataları yok eder, hicret, geçen günahları yok eder, Hacc da geçen günahları yok eder" buyurdular. (Hadisi Müslim rivayet etmiştir.)
Abdullah b. Mes'ud (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Haccın ardından umreyi de yapın; ikisini birleştirin, çünkü körük, demirin, altının ve gümüşün kirini nasıl giderirse hacc ile umre de fakirliği ve günahları öylece giderir. Mebrur haccının da sevabı ancak cennettir."
(Hadisi Nesai ve Tirmizi rivayet etmiş, Tirmizi sahihlemiştir.)
Hacıların, "Allah'ın Evinin Ziyaretçileri" Olduğu Hakkındaki Rivayetler
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre Rasulullah sallalahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Hacılar ve umre yapanlar Allah'ın evinin ziyaretçileridir. Eğer Allah'a dua ederlerse, Allah onların duasını kabul eder. Eğer Allah'tan mağfiret dilerlerse, Allah onları bağışlar." (Hadisi Nesai ve ibn Mace rivayet etmiş, ibn Huzeyme ve ibn Hibban da sahihlerinde şu lafızla rivayet etmişlerdir: "Allah'ın ziyaretçileri üçtür. Hacca giden, umre yapan ve gazi.")
Haccın Sevabının Cennet Olduğu Hakkında Gelen Rivayetler
Buhari ve Müslim'in Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet ettiklerine göre Ebu Hureyre (r.a) demiştir ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Bir umre ikinci umreye kadar aralarındaki bir senelik günahlara kefarettir. Mebrur haccının mükafatı da ancak cennettir."
ibn Cureyc'in hasen bir senetle Cabir'den rivayet ettiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Bu beyt (Kâbe) islam'ın direğidir. Her kim hacc veya umre yapmak için bu beyti ziyaret ederse, Allah'ın kefaretine girmiş olur. Eğer Allah ruhunu alırsa onu cennete koyar, eğer ruhunu almaz da yaşatırsa onu mükafat ve ganimetle geri döndürür."
Hacda Nafakanın Fazileti
Büreyde (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre o demiştir ki Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Hacc için hazırlanan nafaka, Allah yolundaki nafaka gibidir. Her dirheme yedi yüz misli fazilet verilir." (Hadisi ibn Ebi şeybe, Ahmed, Taberani, Beyhaki rivayet etmiştir. Hadisin isnadı hasendir.) -
- Hac öncesi ilk hazırlıklara önkayıt ile başlanmalı.
- Adayın hangi seyahat çeşidi ile gideceği (normal, yemekli, müstakil odalı otel, lüks otel) belirlenmeli.
- Kura sonucu asil olanların belirtilen sürede kesin kayıtları yapılmalı, pasaport ve eksik evraklar tamamlanmalı.
- Müftülüklerce belirtilen camilerdeki hac seminerlerine katılmalı.
- ücretsiz verilen valiz ve eşyalar alınmalı.
- Kafileler belirlendiğinde kafile toplantısına katılmalı.
- Adayın hangi hac çeşidini yapacağı belirlenmeli.
- Uçuş günü öğrenilmeli ve gideceği seyahat tipine uygun eşya hazırlanmalı.
- Yola çıkmadan önce gusül abdesti alınmalı ve iki rekat ihram namazı kılınmalı.
- Havaalanına enaz 5 saat önce gidilmeli.
- Havaalanında kafile görevlileri ile buluşulmalı.
- Uçak bileti, kimlik kartı ve pasaport alınmalı.
- önce Mekke'ye gidiliyorsa havaalanında ihram giyilmeli.
- Eşyalar uçuş görevlilerine teslim edilmeli.
- Polis noktasından geçilmeli ve uçağa binilmeli.
- Kafile görevlileri uçakta adayların niyet etmelerini sağlamalı ve hep birlikte telbiye getirilmeli.
- Mikat sınırlarına gelindiğinde ihram yasaklarına riayet edilmeli.
- Uçaktan havalimanına inilmeli ve giriş muamelesi kadınlar için ayrı erkekler için ayrı gişeden yapılmalı.
- Adaylar pasaport kontrolü sonrasında salonda uçağa verdiği eşyalarını bulmalı.
- Valiz kontrolünü yaptırdıktan sonra pasaportuna Mekke-Medine ziyaretleri otobüs biletlerini görevliler iliştirmeli.
- Adaylar valizlerini oradaki araca topluca koymalı ve Türk hacılarının havaalanındaki toplanma yerine eşyalar götürülmeli.
- Adaylar havaalanından kendilerine ücretsiz tahsis edilen otobüslere binmeli ve pasaportlarını görevlilere teslim etmeli.
- Otele yerleştikten sonra Medine'de Mescid'e Mekke'de Kabe'ye ilk gidiş görevlilerle yaplmalı.
HACC'IN çEşiTLERiNE GöRE YAPILIşI
Bilindiği gibi üç çeşit Hac vardır. Bunlar :
- Hacc-ı ifrad, yalnız Hac için ihrama girilerek yapılan hacca denir.
- Hacc-ı Kıran, Hac ile Umre'yi tek ihram içinde yapmaya denir.
- Hacc-ı Temettü ise, Umre ve Hac için ayrı ayrı ihrama girerek ikisini birlikte yapmak demektir.
En faziletli hac şekli, Kıran, sonra Temettü, sonra da ifraddır.
iFRAD HACCI'NIN FARZ, VACiP VE SüNNET OLAN MENASiKi
Aşağıdaki Sıraya Göre Yapılır
- Elbiseni tamamen soyunup ihram örtülerini sarınmalı.
- iki rekât ihram namazı kılmalı.
- Hacca niyet edip telbiye getirmeli. (ihram yasakları başlar.)
- Kudüm tavafını yapmalı
- iki rekât tavaf namazı kılmalı. (Hac sa'yini Arafat'a çıkmadan önce yapmak isteniyorsa, kudüm tavafından sonra yapmalı.)
- Haccın sa'yini yapmalı.
- Arafe günü Arafat'ta bulunmalı.
- Arafat'ta öğle ve ikindi namazını cem'i takdim ile kılmalı.
- Müzdelife'de akşamla yatsı namazlarını birleştirerek yatsı vaktinde cem'i te'hir ile kılmalı.
- Müzdelife'de sabah namazından sonra vakfe yapmalı.
- Bayramın birinci günü büyük şeytana 7 taş atmalı.
- Tıraş olup ihramdan çıkmalı.
- Bayramın ikinci ve üçüncü günleri sırasıyla küçük, orta ve büyük şeytana 7'şerden 21 taş atmalı.
- Bayramın üç günü içerisinde ziyaret tavafını yapmalı.
- Tavaf namazını kılmalı.
- Arafat'a çıkmadan önce yapmadıysan, ziyaret tavafından sonra haccın sa'yini yapmalı.
- Mekke'den ayrılmadan Veda Tavafını yapmalı.
- iki rekât tavaf namazı kılmalı. (ister farz veya vacip, ister sünnet veya nafile olsun, her tavaftan sonra iki rekât tavaf namazı kılmalı. Tavaf bittiğinde kerahet vakti ise, bu namaz kerahet vakti çıktıktan sonra kılınmalı.)
TEMETTU HACCI'NIN FARZ, VACiP VE SüNNET OLAN MENASiKi
Aşağıdaki Sıraya Göre Yapılır
- Elbiseni tamamen soyunup, ihram örtülerini sarınmalı.
- iki rekât ihram namazı kılmalı.
- Temettü haccı için umreye niyet edip telbiye getirmeli. (ihram yasakları başlar.)
- Umre tavafını yapmalı.
- iki rekât tavaf namazı kılmalı.
- Umrenin sa'yini yapmalı.
- Tıraş olup ihramdan çıkmalı.
- ihramsız normal kıyafetlerle hac beklenmeli. (ihram yasakları kalkar.)
- Arefe gününden bir gün önce tekrar ihram örtülerini sarınmalı.
- Hacca niyet edip telbiye getirmeli. (ihram yasakları başlar.)
- Haccın sa'yini yapmalı. (Haccın sa'yini Arafat'a çıkmadan önce yapmak isteniyorsa, kudüm tavafından sonra yapmalı.)
- Arafat'ta vakfeye durmalı.
- Arafat'ta öğle ve ikindi namazını cem'i takdim ile kılmalı.
- Müzdelife'de akşamla yatsı namazlarını birleştirerek yatsı vaktinde cem'i te'hir kılmalı.
- Müzdelife'de sabah namazından sonra vakfe yapmalı.
- Bayramın birinci günü büyük şeytana 7 taş atmalı.
- Kurban kesmeli veya kestirmeli.
- Tıraş olup ihramdan çıkmalı.
- Bayramın ikinci ve üçüncü günleri sırasıyla küçük, orta ve büyük şeytana 7'şerden 21 taş atmalı.
- Bayramın üç günü içerisinde Ziyaret Tavafını yapmalı.
- iki rekât tavaf namazı kılmalı.
- Arafat'a çıkmadan önce yapılmadıysa, haccın sa'yini yapmalı.
- Mekke'den ayrılmadan Veda Tavafını yapmalı.
- iki rekât tavaf namazı kılmalı. (ister farz veya vacip, ister sünnet veya nafile olsun her tavaftan sonra iki rekât tavaf namazı kılınmalı. Tavaf bittiğinde kerahet vakti ise, bu namaz kerahet vakti çıktıktan sonra kılınmalı.)
KIRAN HACCI'NIN FARZ, VACiP VE SüNNET OLAN MENASiKi
Aşağıdaki Sıraya Göre Yapılır
- Elbiseni tamamen soyunup ihram örtülerini sarınmalı.
- iki rekât ihram namazı kılmalı.
- Umre ve hac her ikisine birden niyet edip telbiye getirmeli. (ihram yasakları başlar.)
- Umre tavafını yapmalı.
- iki rekât tavaf namazı kılmalı.
- Umrenin sa'yini yapmalı.
- Kudüm tavafını yapmalı.
- iki rekât tavaf namazını kılmalı.
- Haccın sa'yini yapmalı. (Haccın sa'yi Arafat'a çıkmadan önce yapılmak isteniyorsa, kudüm tavafından sonra yapmalı.)
- Arefe günü, Arafat'ta bulunmalı.
- Arafat'ta öğle ve ikindi namazını cem'i takdim ile kılmalı.
- Müzdelife'de akşamla yatsı namazlarını birleştirerek yatsı vaktinde cem'i te'hir ile kılmalı.
- Müzdelife'de sabah namazından sonra vakfe yapmalı.
- Bayramın birinci günü büyük şeytana 7 taş atmalı.
- Kurban kesmeli veya kestirmeli.
- Traş olup ihramdan çıkmalı.
- Bayramın ikinci ve üçüncü günleri sırasıyla küçük, orta ve büyük şeytana 7'şerden 21 taş atmalı.
- Bayramın üç günü içerisinde ziyaret tavafını yapmalı.
- iki rekât tavaf namazı kılmalı.
- Arafat'a çıkmadan önce Haccın sa'yi yapılmadıysa, Haccın sa'yi yapmalı.
- Mekke'den ayrılmadan Veda Tavafını yapmalı.
- iki rekât tavaf namazı kılmalı. (ister farz veya vacip, ister sünnet veya nafile olsun, her tavaftan sonra iki rekât tavaf namazı kılmalı. Tavaf bittiğinde kerahat vakti ise tavaf namazı kerahat vakti çıktıktan sonra kılınmalı. -
- Hac öncesi ilk hazırlıklara önkayıt ile başlanmalı.
- Adayın hangi seyahat çeşidi ile gideceği (normal, yemekli, müstakil odalı otel, lüks otel) belirlenmeli.
- Kura sonucu asil olanların belirtilen sürede kesin kayıtları yapılmalı, pasaport ve eksik evraklar tamamlanmalı.
- Müftülüklerce belirtilen camilerdeki hac seminerlerine katılmalı.
- ücretsiz verilen valiz ve eşyalar alınmalı.
- Kafileler belirlendiğinde kafile toplantısına katılmalı.
- Adayın hangi hac çeşidini yapacağı belirlenmeli.
- Uçuş günü öğrenilmeli ve gideceği seyahat tipine uygun eşya hazırlanmalı.
- Yola çıkmadan önce gusül abdesti alınmalı ve iki rekat ihram namazı kılınmalı.
- Havaalanına enaz 5 saat önce gidilmeli.
- Havaalanında kafile görevlileri ile buluşulmalı.
- Uçak bileti, kimlik kartı ve pasaport alınmalı.
- önce Mekke'ye gidiliyorsa havaalanında ihram giyilmeli.
- Eşyalar uçuş görevlilerine teslim edilmeli.
- Polis noktasından geçilmeli ve uçağa binilmeli.
- Kafile görevlileri uçakta adayların niyet etmelerini sağlamalı ve hep birlikte telbiye getirilmeli.
- Mikat sınırlarına gelindiğinde ihram yasaklarına riayet edilmeli.
- Uçaktan havalimanına inilmeli ve giriş muamelesi kadınlar için ayrı erkekler için ayrı gişeden yapılmalı.
- Adaylar pasaport kontrolü sonrasında salonda uçağa verdiği eşyalarını bulmalı.
- Valiz kontrolünü yaptırdıktan sonra pasaportuna Mekke-Medine ziyaretleri otobüs biletlerini görevliler iliştirmeli.
- Adaylar valizlerini oradaki araca topluca koymalı ve Türk hacılarının havaalanındaki toplanma yerine eşyalar götürülmeli.
- Adaylar havaalanından kendilerine ücretsiz tahsis edilen otobüslere binmeli ve pasaportlarını görevlilere teslim etmeli.
- Otele yerleştikten sonra Medine'de Mescid'e Mekke'de Kabe'ye ilk gidiş görevlilerle yaplmalı.
HACC'IN çEşiTLERiNE GöRE YAPILIşI
Bilindiği gibi üç çeşit Hac vardır. Bunlar :
- Hacc-ı ifrad, yalnız Hac için ihrama girilerek yapılan hacca denir.
- Hacc-ı Kıran, Hac ile Umre'yi tek ihram içinde yapmaya denir.
- Hacc-ı Temettü ise, Umre ve Hac için ayrı ayrı ihrama girerek ikisini birlikte yapmak demektir.
En faziletli hac şekli, Kıran, sonra Temettü, sonra da ifraddır.
iFRAD HACCI'NIN FARZ, VACiP VE SüNNET OLAN MENASiKi
Aşağıdaki Sıraya Göre Yapılır
- Elbiseni tamamen soyunup ihram örtülerini sarınmalı.
- iki rekât ihram namazı kılmalı.
- Hacca niyet edip telbiye getirmeli. (ihram yasakları başlar.)
- Kudüm tavafını yapmalı
- iki rekât tavaf namazı kılmalı. (Hac sa'yini Arafat'a çıkmadan önce yapmak isteniyorsa, kudüm tavafından sonra yapmalı.)
- Haccın sa'yini yapmalı.
- Arafe günü Arafat'ta bulunmalı.
- Arafat'ta öğle ve ikindi namazını cem'i takdim ile kılmalı.
- Müzdelife'de akşamla yatsı namazlarını birleştirerek yatsı vaktinde cem'i te'hir ile kılmalı.
- Müzdelife'de sabah namazından sonra vakfe yapmalı.
- Bayramın birinci günü büyük şeytana 7 taş atmalı.
- Tıraş olup ihramdan çıkmalı.
- Bayramın ikinci ve üçüncü günleri sırasıyla küçük, orta ve büyük şeytana 7'şerden 21 taş atmalı.
- Bayramın üç günü içerisinde ziyaret tavafını yapmalı.
- Tavaf namazını kılmalı.
- Arafat'a çıkmadan önce yapmadıysan, ziyaret tavafından sonra haccın sa'yini yapmalı.
- Mekke'den ayrılmadan Veda Tavafını yapmalı.
- iki rekât tavaf namazı kılmalı. (ister farz veya vacip, ister sünnet veya nafile olsun, her tavaftan sonra iki rekât tavaf namazı kılmalı. Tavaf bittiğinde kerahet vakti ise, bu namaz kerahet vakti çıktıktan sonra kılınmalı.)
TEMETTU HACCI'NIN FARZ, VACiP VE SüNNET OLAN MENASiKi
Aşağıdaki Sıraya Göre Yapılır
- Elbiseni tamamen soyunup, ihram örtülerini sarınmalı.
- iki rekât ihram namazı kılmalı.
- Temettü haccı için umreye niyet edip telbiye getirmeli. (ihram yasakları başlar.)
- Umre tavafını yapmalı.
- iki rekât tavaf namazı kılmalı.
- Umrenin sa'yini yapmalı.
- Tıraş olup ihramdan çıkmalı.
- ihramsız normal kıyafetlerle hac beklenmeli. (ihram yasakları kalkar.)
- Arefe gününden bir gün önce tekrar ihram örtülerini sarınmalı.
- Hacca niyet edip telbiye getirmeli. (ihram yasakları başlar.)
- Haccın sa'yini yapmalı. (Haccın sa'yini Arafat'a çıkmadan önce yapmak isteniyorsa, kudüm tavafından sonra yapmalı.)
- Arafat'ta vakfeye durmalı.
- Arafat'ta öğle ve ikindi namazını cem'i takdim ile kılmalı.
- Müzdelife'de akşamla yatsı namazlarını birleştirerek yatsı vaktinde cem'i te'hir kılmalı.
- Müzdelife'de sabah namazından sonra vakfe yapmalı.
- Bayramın birinci günü büyük şeytana 7 taş atmalı.
- Kurban kesmeli veya kestirmeli.
- Tıraş olup ihramdan çıkmalı.
- Bayramın ikinci ve üçüncü günleri sırasıyla küçük, orta ve büyük şeytana 7'şerden 21 taş atmalı.
- Bayramın üç günü içerisinde Ziyaret Tavafını yapmalı.
- iki rekât tavaf namazı kılmalı.
- Arafat'a çıkmadan önce yapılmadıysa, haccın sa'yini yapmalı.
- Mekke'den ayrılmadan Veda Tavafını yapmalı.
- iki rekât tavaf namazı kılmalı. (ister farz veya vacip, ister sünnet veya nafile olsun her tavaftan sonra iki rekât tavaf namazı kılınmalı. Tavaf bittiğinde kerahet vakti ise, bu namaz kerahet vakti çıktıktan sonra kılınmalı.)
KIRAN HACCI'NIN FARZ, VACiP VE SüNNET OLAN MENASiKi
Aşağıdaki Sıraya Göre Yapılır
- Elbiseni tamamen soyunup ihram örtülerini sarınmalı.
- iki rekât ihram namazı kılmalı.
- Umre ve hac her ikisine birden niyet edip telbiye getirmeli. (ihram yasakları başlar.)
- Umre tavafını yapmalı.
- iki rekât tavaf namazı kılmalı.
- Umrenin sa'yini yapmalı.
- Kudüm tavafını yapmalı.
- iki rekât tavaf namazını kılmalı.
- Haccın sa'yini yapmalı. (Haccın sa'yi Arafat'a çıkmadan önce yapılmak isteniyorsa, kudüm tavafından sonra yapmalı.)
- Arefe günü, Arafat'ta bulunmalı.
- Arafat'ta öğle ve ikindi namazını cem'i takdim ile kılmalı.
- Müzdelife'de akşamla yatsı namazlarını birleştirerek yatsı vaktinde cem'i te'hir ile kılmalı.
- Müzdelife'de sabah namazından sonra vakfe yapmalı.
- Bayramın birinci günü büyük şeytana 7 taş atmalı.
- Kurban kesmeli veya kestirmeli.
- Traş olup ihramdan çıkmalı.
- Bayramın ikinci ve üçüncü günleri sırasıyla küçük, orta ve büyük şeytana 7'şerden 21 taş atmalı.
- Bayramın üç günü içerisinde ziyaret tavafını yapmalı.
- iki rekât tavaf namazı kılmalı.
- Arafat'a çıkmadan önce Haccın sa'yi yapılmadıysa, Haccın sa'yi yapmalı.
- Mekke'den ayrılmadan Veda Tavafını yapmalı.
- iki rekât tavaf namazı kılmalı. (ister farz veya vacip, ister sünnet veya nafile olsun, her tavaftan sonra iki rekât tavaf namazı kılmalı. Tavaf bittiğinde kerahat vakti ise tavaf namazı kerahat vakti çıktıktan sonra kılınmalı. -
Hacc yada umre yapacak bir kimsenin ilk işi ihrama girmektir. ihrama girmek haccın ve Umre'nin şartıdır. ihrama girmeden hac yada Umre yapılamaz.
iHRAM NEDiR?
önce "ihram" kelimesi üzerinde duralım.Lûgat'ta ihram: "Ayaklar altına alınamayan bir hürmete girdi" manasına gelen "Ahreme" fiilinin masdarıdır.
ihrama girene "Haram" denir ki "ihrama girmiş" manasınadır. Sıhhat'ta da böyle denilmiştir. ihrama giren kimseye, ihramlı olduğu sürece "muhrim" denir.
şer'an ihram; hususi bir takım hürmetlere girmek, yani onları iltizam etmektir."
Haccın şartlarından biri olarak ihram, hac ya da umre yapmaya niyet eden kişinin, başka zamanlarda işlemesi mübah olan bazı fiil ve davranışları, belirli bir süre kendisine haram kılması, yasaklamasıdır. Buna "ihrama girme" de denir. ihrama girmiş olmanın gereklerinden biri olarak bürünülen havlu ve benzeri türden dikişsiz kıyafete de halk arasında ihram denmektedir. Ancak "ihram" bu değildir. Usulüne göre ihrama girilmediği sürece söz konusu bu örtülere bürünmekle ihrama girilmiş olunmaz.
iHRAMA NASIL GiRiLiR?
ihram'a girmenin rüknü; niyyet ve telbiye'dir. Bu ikisinin bir arada bulunması gerekir. Bunlar olmadan ihrama girme gerçekleşmez. Telbiye yapar, niyyet etmezse ihrama girmiş olmaz. Hanefi fûkahası; niyetle telbiyenin arasının açılamıyacağını, ikisinin bir arada bulunması gerektiğini esas almıştır.
Nitekim Husâm-ı şehid'in; "ihrama niyetle girilir, ama bu telbiye ederek olur. Nasıl ki namaza niyetle girilir, ama tekbir almak şartı iledir. Sadece tekbirle girilmez" hükmü mutemed kavil olarak beyan edilmiş. Yani; nasıl namaza niyet ve iftitah tekbiri ile başlanırsa; hacc ve umre'ye de; mikatlarda ihrama girerek başlanır. ihram'a girmek de; niyyet ve telbiye ile olur.
Niyet: "Niyet", yapılacak haccın şeklini kalben belirlemektir. Ayrıca lisanen söylenmesi müstehaptır. Burada temettu haccının yapılışı esas alındığına göre niyet umre için yapılacaktır.
şöyle niyet edilir:
"Allah'ım umre yapmak istiyorum. Bunu kolaylaştır ve kabul eyle"
Telbiye: (Lebbeyk Allahümme lebbeyk, lebbeyke lâ şerike leke lebbeyk, innel hamde ve'n-ni'mete leke ve'l mülk lâ şerike lek) demektir.
"Allah'ım! Davetine icabet ediyorum. Emrine boyun eğiyorum. Bütün varlığımla sana teslim oldum. Senin hiçbir ortağın yoktur. Tekrar tekrar davetine icabet ediyorum. şüphesiz hamd sana mahsustur. Nimet senindir mülk de senin. Senin hiçbir ortağın yoktur."
Böylece niyet edilip telbiye söylenince ihrama girilmiş olur. Ancak ihrama girmeden önce, sünnet ya da müstehap olarak yapılması gereken hususlar vardır. ihrama girerken bunlara da riayet edilmelidir. Buna göre:
ihrama girmek isteyen kimse, ön hazırlık olarak tırnaklarını keser. Gerekiyorsa koltuk altı ve kasık kıllarını temizler, saç ve sakal traşı olup bıyıklarını düzeltir. Mümkünse gusleder. Bu gusül temizlik amacıyla yapıldığı için özel durumda olan bayanlar da guslederler. Resûl-i Ekrem'in (s.a.v.) ihrama girmek için gusül abdesti aldığı rivayet edilmiştir.
Nitekim imam-ı Merginani; ihrama girerken gusül abdesti almanın hükmünün, tıpkı cum'a namazına giderken alınan gusül abdesti gibi olduğunu beyan ettikten sonra: "ihram için gusül abdesti almak efdaldir. Zira temizliğin manası, onda eksiksiz bir şekilde zuhur eder. Ayrıca Resûl-i Ekrem (s.a.v.) de bunu ihtiyar etmiştir" buyurmaktadır.
Gusül mümkün olmadığında abdest alır. Varsa güzel koku sürünür. Giymekte olduğu normal giysilerini ve iç çamaşırlarını çıkarıp, sadece "izar" ve "rida" denilen iki parça ihram örtüsüne sarınır.
Zira Resûl-i Ekrem'in (s.a.v.) (ihramı esnasında) izâr ve ridâ giyindiği bilinmektedir. Dikişli elbise giyilmesi menedilmiştir. Avretini örtmesi sıcak ve soğuktan korunması için, belden aşağısını izâr'la, belden yukarısını da ridâ ile örter. Feteva-ı Hindiyye'de: "Avret yerlerinin örtülmesi şartı ile, ihramın bir parçadan ibaret olması caiz olur. Tatarhaniyye'de de böyledir.
izâr; göbekten dizkapağına kadar olan yeri örten bir peştemaldır.
Ridâ ise; sırta, omuzlara ve göğüse örtülen havludur. izâr göbeğin üstüne bağlanır. ihramı iğne ile tutturmak veya iple bağlamak kötü bir iştir. Ancak böyle yapan kimseye de birşey gerekmez. Bahru'r Raik'te de böyledir.
ihrama giren kimse; ridâ'sını sağ omuzunun altından alır ve sol omuz başına kor, böylece sağ omuzu açıkta kalır. Hizanetü'l Müftin'de de böyledir" hükmü kayıtlıdır .
Başını açar, çoraplarını ve ayakkabılarını çıkarır. Terlik ve benzeri şeyler giyer. Bayanlar normal kıyafetlerini değiştirmezler.
Bundan sonra, kerâhat vakti değilse iki rek'at "ihram namazı" kılar. Hz. Cabir'den (r.a.) rivayet edilmiştir ki; "Resûl-i Ekrem (s.a.v.)"Zül'l-Huleyfe"de ihrama girdikten sonra iki rek'at namaz kıldı." Dolayısıyla mükellef, ihrama girdikten sonra iki rek'at namaz kılar ve şöyle der :
"Allâhümme innî ürîdül hacce feyesirhü lî vetekabbelhü minnî"
Manası: "Allah'ım!.. Ben haccetmek istiyorum, niyetim budur. Bunu bana kolay kıl ve benden kabul buyur."
Hacca niyet eden kimse bunu söyler. Eğer "Umre'ye" niyet ederse, hacc yerine umreyi söyler!..
Daha sonra yüksek sesle Telbiye getirir. Bayanlar telbiye söylerken seslerini yükseltmezler. Telbiye'den murad şu duayı okumaktır :
"Lebbeyk Allâhümme lebbeyk; lebbeyke lâ şerikeleke lebbeyk, innelhamde venni'mete leke vel'mülke lâ şerîkeleke"
Manası: "Emrine hazırım!.. Allah'ım, emrine hazırım!.. Emrine hazırım, senin kat'iyyen şerikin (ortağın) yoktur!.. Emrine hazırım!.. şüphe yok ki; hamd da, nimet de, mülk de, sadece sana mahsustur. Kat'iyyen Senin ortağın yoktur."
ihrama niyyet etmeden; sadece telbiye söyleyen kimse "Muhrim" olmaz. Serahsi'nin Muhıyt'inde de böyledir. Zira ibadet; ancak niyyet ile hasıl olur. Hem niyyet eden, hem de telbiye getiren mükellef "Muhrim" durumdadır. Namazlarının sonunda, yüksek bir yere çıktığı, bir vadiye indiği veya bir kafile ile karşılaştığı zaman telbiye getirir. Ayrıca seher vakitlerinde yüksek sesle telbiye duasını okur. Hanefi fûkahası; her durum değişikliğinde telbiye'nin yüksek sesle (Fakat, gırtlağı zorlamadan) okunmasının müstehab olduğu hususunda ittifak etmiştir.
Niyet ve telbiye'nin yapılmasıyla ihrama girilmiş ve "ihram yasakları" başlamış olur.
KADINLARIN iHRAMI
ihrama girme konusunda kadınlar da erkekler gibidir. Ancak kadınlar normal elbise ve kıyafetlerini değiştirmezler. çorap, ayakkabı ve eldiven giyebilirler. Başlarını örterler. Fakat yüzlerini açık bırakırlar. Telbiye ve tekbir getirirken, dua ederken seslerini yükseltmezler.
özel hallerinde bulunan kadınlar ihrama girerken şu hususu dikkate almalıdırlar: şayet adetleri bitmeden Arafat'a çıkmak zorunda kalacaklarsa, ifrad haccına niyet etmelidirler.
iHRAMA GiRME YERLERi (MiKAT SINIRLARI)
önce kelime üzerinde duralım. "Mikat"; sınırlanmış vakit manasına gelir ama, yer için istiare edilmiştir. Yani ihrama girme yeri manasınadır.
Resûl-i Ekrem'in (s.a.v.): "Hiç kimse mikat'a tecavüz edemez, ancak oradan ihramlı olarak geçebilir" buyurduğu bilinmektedir. Bu Hadis-i şerifi esas alan Hanefi fûkahası; "ister hacc, ister umre, isterse başka bir niyyetle olsun (ticaret, seyahat vs.) hiç kimse mikatlardan ihramsız olarak geçemez. Zira ihramın vacip olması, o mekâna ta'zim ve hürmet içindir. Dışardan gelen kimseler Resûl-i Ekrem (sav)'in beyan buyurduğu mikatlara geldikleri zaman, ihrama girmeleri farz olur" hükmünde ittifak etmiştir.
ibn-i ömer 'den (r.a.) rivayet edilen bir Hadis-i şerif'te Resûl-i Ekrem (s.a.v.): " Medine'liler Zü'l-Huleyfe'den, şamlılar Cuhfe'den, Necidliler Karn'dan, Yemenliler de Yelemlem'den ihrama girerler" buyurmuştur.
Hz. Aişe (r.a.) validemizden rivayet edilen diğer bir Hadis-i şerif'te: "Peygamber (s.a.v.) Medineliler için Zü'l-Huleyfe'den, şamlılar ve Mısırlılar için Cuhfe'den, Iraklılar için Zat-ü Irk'dan, Yemenliler için Yelemlem'den ihrama girmeyi mikat tayin buyurdu". ibn-i Abbas'dan (r.a.) da, aynısı rivayet olunmuştur.Hz. ömer (r.a.) halka karşı bir hutbesinde: "Sizden kim hacc için ihrama girmek isterse, mikattan başka yerden girmesin.
Peygamberimizin gösterdiği mikatlar ise şunlardır: "Medineliler ve oradan geçerek olan yabancılar için "Zü'l-Huleyfe", şamlılar ve ordan geçecek gelen yabancılar için "El Cuhfe", Necidliler ve ordan geçerek gelen yabancılar için "Karn", Yemenliler ve ordan geçerek gelen yabancılar için "Yelemlem" ve nihayet Iraklılar ve o yolla gelen diğer müslümanlar için "Zat-ü Irk"tır."
şimdi bu mikatlar hakkında kısaca bilgi verelim:
Zü'l-Huleyfe: Medineliler ve Medine'den geçerek hacca giden müslümanlar için mikattır. Medine'ye olan uzaklığı 7,5 km. civarındadır. Mekke-i Mükerreme'ye olan uzaklığı ise; 413 km.'dir.
Zat-ü Irk: Irak'lıların ve Irak üzerinden hacca gidecek olan kimselerin mikatıdır. Akik vadisine bakan "Irk" dağından isimlendirilmiştir. Fûkaha'dan bazıları akik vadisinde ihrama girmenin efdal olduğuna kaildirler. Bu mikatın Mekke'ye olan uzaklığı 94 km.'dir.
El Cuhfe: Burası bir köydür. "El Cuhfe" denilmesinin sebebini ibn-i Abidin şu şekilde izah ediyor: "Cuhfe; kıyıda su kalıntısı manasına gelir. Bu yere, bu ismin verilmesi, bir zamanlar sel gelip ahalisini götürdüğü içindir. Asıl adı "Mehyea"dır. Lâkin söylendiğine göre nişanları kalmamış, yalnız bazı gizli kalıntıları vardır ki, onları da hemen hemen bazı Bedevi'lerden başka kimse tanıyamaz. Onun için Allahü alem. Hacılar ihtiyaten "Râbıd" denilen yerden ihrama girmeyi tercih etmişlerdir. Bazıları da "Rabiğ" derler. Bu mikatın; Mekke'ye olan uzaklığı 320 km.'dir.
Karn veya Karnü'l Menazil: Necidlilerin ve o istikametten hacca gelen kimselerin mikatıdır. Karn; Arafat'a doğru uzanan bir dağın ismidir. Mekke-i Mükerreme'ye olan uzaklığı 44 km. civarındadır.
Yelemlem: Yemenlilerin ve o yönden gelen yabancıların mikatıdır. "Yelemlem"; bir dağın ismidir. Bu mikatın Mekke'ye olan uzaklığı da 47-50 km. civarındadır.
Ticarî bir niyetle mikatlardan geçen, fakat Mekke'ye uğramaya niyyet etmeyen kimsenin ihrama girmesi vacip değildir. Mesela; mikatlarla harem arasında bulunan Cidde şehrine, ticari anlaşmalar için giden ve Mekke'ye uğramayı düşünmeyen kimse ihrama girmez.
Mikatlarla, Mekke arasındaki bölgede ikamet eden mü'minlerin mikat; "Hıll" ismi verilen mevkidir. Mekke'de ikamet eden mü'minler hacc ibadeti için ihrama evlerinde girerler.
Ancak umre yapmak isteyen Mekkeli, ihrama girmek için "Hıll" bölgesine çıkmak durumundadır. Feteva-ı Hindiyye'de: "Umre yapmak isteyen Mekkeli, hangi yönden isterse ordan Hıll'e çıkar. Muhıyt'te de böyledir. Ancak umre için en efdal olan mikat yeri "Ten'im"dir." hükmü kayıtlıdır. Mikatlar içinde ikamet eden mü'minler, ihtiyaçlarından dolayı ihramsız olarak Mekke'ye girebilirler. Hanefi fûkahası; bu beldelerde oturan kimselerin giriş ve çıkışlarının devamlı olacağını esas alarak, her seferinde ihrama girmelerinde zorluk olduğunu beyanla, ihrama ihtiyaç olmadığına kail olmuştur.
imam-ı Serahsi: "ibn-i ömer (r.a.) Mekke'den Medine'ye gitmek üzere yola çıktı. Kadid adı verilen bölgeye geldiğinde kendisine "Medine'de fitne'nin zuhur ettiğine" dâir haber ulaştı. Bunun üzerine ibn-i ömer (r.a.) Mekke'ye geri döndü ve ihrama girmedi. Bundan da anlaşılmaktadır ki, mikatlar dahilinde bulunanlar tıpkı Mekkeliler hükmüne dahildirler. çünkü her zaman Mekke'ye girmeye ihtiyaçları vardır. Her seferinde ihrama girmek şart kılınsa; bu insanlar için açık bir zarar ve zorluktur" hükmünü zikreder.
HAC içiN iHRAMA NE ZAMAN GiRiLiR?
ihrama, "hac ayları" içinde girilir. Hac ayları, şevval ve Zilkade ayları ile Zilhicce ayının ilk on günüdür. Bu aylar, hac menasikinin başladığı ve devam ettiği aylardır. Bazı islâm bilginleri mekruh olmakla birlikte hac ayları başlamadan önce de ihrama girilebileceğini söylemişlerdir. Ancak en uygunu ihrama hac ayları başladıktan sonra girmektir.
iHRAM YASAKLARI
ihrama giren kimse için bazı iş ve davranışlar yasaktır. Bunlara "ihram yasakları" denir. Bu yasaklar ihrama girildiği andan, yani niyet ve telbiye anından itibaren başlar, ihramdan çıkıncaya kadar devam eder
ihram'a giren mükellef Allahû Teâla'nın nehyettiğ herşeyden titizlikle sakınır. imam-ı Merginani: "Muhrim; Allahû Teâla'nın kendisine yasakladığı cinsi temas, ma'siyet ve başkalarıyla çekişme, didişme'den sakınır. Bu hususta asıl olan Allahû Teâla'nın şu kavlidir: "Hacc bilinen aylardır. işte kim onlarda haccı (Kendisine) farz eder (ihrama girer) se, artık hacda ne refes, ne füsûk, ne de cidal yoktur." Bu nefy sigasıyla beyan buyurulan bir yasaktır. Yani bunlar yoktur demek, "bunlara yaklaşmayınız" manasınadır. Refes demek; cim'a (cinsi temas) veya fahiş kelâmdır. Ayrıca kadınların huzurunda cinsi temasla (Cim'a ile) ilgili sözdür. Füsûk ise; her türlü kötülüğü içine alır. Bu muhrim olan kimse için daha şiddetli bir haramdır. Cidal'e gelince; bu yol arkadaşlarıyla lüzûmlu-lüzûmsuz çekişme, mücadeledir. Bunların hepsi yasaklanmıştır" hükmünü beyan ediyor.
Kur'an-ı Kerim'de: "ihramlı bulunduğunuz süre içerisinde size kara avı haram kılındı" hükmü beyan buyurulmuştur. Dolayısıyla ihrama giren mü'minin, her türlü kara avından uzak durması şarttır. Zira ihramlı iken avlanmak haramdır.
ihramlı kimsenin "ihram yasakları" na uyması vaciptir. Yasakları ihlal edenlere, yasağın çeşidine ve ihlal biçimine göre değişen cezalar gerekir.
ihramlı için yasak olan şeyler şunlardır:
- Cinsel ilişkiye girmek veya sevişmek, öpüşmek, oynaşmak... gibi cinsel ilişkiye götüren davranışlarda bulunmak. şehevi duyguları tahrik edici şeyleri konuşmak.
- Resûl-i Ekrem'in (s.a.v.): "Hacı, saçları dağılmış, tozlanmış, güzel kokuyu ve yağlanmayı terk ettiği için, kokan kişidir" Hadis-i şerifini esas alan Hanefi fûkahası: "ihramlı kimse güzel koku sürünmez. Başının ve bedeninin kıllarını traş etmez, tırnağını kesmez ve ondan bir parça bile olsa koparmaz. Eli ile kokulu şeylere dahi dokunmaz, yağ sürünmez ve yağlanmaz (Krem kullanmaz), saçını ve sakalını çöven (hatmi) ile yıkamaz, çünkü o sabun hükmündedir. Ayrıca başını kaşımaz, şayed ihtiyaç sebebiyle kaşıyacak olsa kıllarının kopmaması için yavaş yavaş karışır hükmünde ittifak etmiştir.
- ihramlı olan kimse; gömlek ve şalvar gibi (dikilmiş) elbiseler giymek, eldiven, çorap, topuklu ayakkabı giymek,sarık, külâhla başını ve yüzü örtmek, kaftan ve mest giymek. Ancak nalinleri (Takunya, naylon vs..) bulunmazsa; ayakkabı kayışının bağlandığı yerin hizasından itibaren mestlerinin arka tarafını keserek kullanabilir. Zira Resûl-i Ekrem'den (s.a.v.) bu hususuta rivayet mevcuddur, denilmiştir ki: "Peygamber (s.a.v.) ihramlı kimsenin; gömlek, şalvar, sarık, külâh, kaftan ve mest giymesini Nehyetti ve sonunda dedi ki: "Ne de mestlerini. Ancak iki nalin bulunamazsa mestlerinin kaabları hizasından arkasını keser"". Hişam'ın, imam-ı Muhammed'den (r.a.) rivayet ettiğine göre burada "Kaab"; yumru olan mafsal kemiği değil, nalin kayışının dip kısmındaki ayağın mafsallarıdır.
Vefat eden ihramlı bir kişi hususunda Resûl-i Ekrem'in (s.a.v.): "Onun yüzünü ve başını örtmeyiniz. Zira o kıyamet gününde telbiye getirirken yeniden diriltilecektir" Hadis-i şerifini esas alan Hanefi fûkahası; "ihramlı kimse yüzünü ve başını örtmez" hükmünde ittifak etmiştir.
Kadınlar normal giysilerini çıkarmazlar. Ancak ihram süresince yüzlerini açık bulundururlar.
- Safran, vers ve usfur ile boyanmış elbise giyemez. Zira Resûl-i Ekrem (s.a.v.): "ihramlı kimse za'feran ve vers dokundurulmuş elbiseyi giyemez" buyurmuştur. Ancak bu kokulu bitkilerin dokunduğu elbiseler çok iyi yıkanırsa ve kokusundan eser kalmazsa durum değişir. ihramlı kimsenin gusül abdesti almasında bir beis yoktur. Zira Hz. ömer (r.a.) ihramlı olduğu halde gusül abdesti almıştır.
- Haremin (Mekke ve çevresinin) otunu ve kimsenin mülkünde olmayan ağacını bitkilerini kesmek, kopartmak caiz değildir. Hanefi fûkahası, Resûl-i Ekrem'in (s.a.v.): "Haremin yeşil otu biçilmez ve dikeni de kesilmez" Hadis-i şerifini esas almıştır. Ancak kuru ot ve izhir otu müstesnadır. Feteva-ı Hindiyye'de: "ihramlı olan kimse haremin ağaçlarını ve otunu kesip-koparamaz. Ancak izhir (boya) otu müstesnadır. Tahavi şerhinde de böyledir" hükmü kayıtlıdır.
- Avlanmak.ihramlı olan kimse avlanmadığı gibi, av ile meşgul olan kimselere yol gösteremez ve avın bulunduğu yeri işaretle de olsa belirtemez. Zira Ebû Katede'den (r.a.) bu hususta şu rivayet yapılmıştır: "Ebû Katede (r.a.) ihramlı olmadığı bir sırada, vahşi bir hayvanı avladı. Yanındaki arkadaşları ise ihram içerisinde idiler. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) ihramlı olan arkadaşlarına: "Siz işaret ettiniz mi, vurmasına delâlet ettiniz mi, yardımda bulundunuz mu?" diye sordu. ihram içerisinde olanlar cevaben dediler ki: "-Hayır, kat'iyyen biz bunları yapmadık". Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.): "O halde etinden yiyebilirsiniz" buyurdular."
- Başkalarına zarar vermek, kavga etmek, sövmek, kötü söz ve davranışlarda bulunmak.
ihramlı için şunlar yasak değildir:
ihramlının yıkanması, kokusuz sabun kullanması, diş fırçalaması, diş çektirmesi, kırılan tırnağı ve zarar veren bir kılı koparması, kan aldırması, iğne yaptırması, yara üzerine sargı sardırması, kol saati, yüzük ve bilezik takması, kemer kullanması, omuza çanta asması, yüzü ve başı örtmeden üzerine battaniye, pike ve benzeri şeyler alması, palto ve benzeri giysileri giymeksizin omuza alması yasak değildir.
işte, usulüne göre ihrama giren hacı adayları, ihram yasaklarına riayet ederek, telbiye, tekbir, tehlil ve salavat-ı şerife söyleyerek, Mekke'ye ulaşırlar. Harem bölgesine ulaştıklarından dolayı dua ederler. isteyenler Dua kitabındaki Mekke'ye Girişte Okunabilecek duayı okuyabilirler.
Evlere yerleşip dinlendikten sonra fazla vakit geçirmeden telbiye ve tekbir getirerek Harem-i şerif'e giderler. Kabe'yi görünce telbiyeyi kesip tehlil ve tekbirlerle dua ederler. Daha sonra "Umre tavafı" nı yaparlar. -
şeytan Taşlamak
şEYTAN TAşLAMAK (REMY-i CiMAR)
Bayramın 1,2,3 ve 4 üncü günlerinde Mina'da bulunan ve "Büyük şeytan-Akabe Cemresi", "Orta şeytan-Orta Cemre" ve "Küçük şeytan-Küçük Cemre" diye adlandırılan üç taş kümesine usûlüne uygun olarak taş atmak haccın vaciplerindendir. Bayramın birinci günü Büyük şeytana 7, ikinci, üçüncü ve dördüncü günlerinde ise her üç şeytana yedişerden 21' er taş atılır. Taşlama küçükten büyüğe doğru yapılır. Ancak, Mina'da kalınmadığı takdirde dördüncü günü taş atılması gerekmez. Uygulamada bayramın dördüncü günü Mina'da kalınmadığı için bu gün taş atılmamaktadır.
şeytan taşlama; kötülükleri, haksızlıkları, zulmü ve zorbalığı bir protesto anlamı taşır. şeytan taşlayan hacı, bu hareketiyle şeytana, şeytanın yoluna uyanlara ve bütün kötülüklere karşı çıkışını sergilemiş ve kendisinin de bundan böyle asla şeytana uymayacağını ortaya koymuş olmaktadır.
TAşLAMANIN YAPILIşI
Taşların atıldığı kümeye yaklaşarak, atılacak taş, sağ elin baş ve şehadet parmaklarının uçlarıyla tutulur. "Bismillah, Allahu ekber rağmen li'ş-şeytani ve hizbih" diyerek atılır. Taşların her biri ayrı ayrı atılmalıdır. Hepsi birden atılırsa tek taş atılmış sayılır. Taşlar, kümelerin üzerine veya kümeleri kuşatan havuzlara düşecek şekilde atılmalıdır.
TAşLAMANIN ZAMANI VE ATILACAK TAş SAYISI
Bayramın Birinci Günü: Bayramın birinci günü, Büyük şeytana tarif edildiği şekilde "7" taş atılır. Atılan ilk taşla birlikte telbiyeye son verilir. Birinci günkü taşlamanın zamanı gece yarısından itibaren başlar, bayramın ikinci günü tan yeri ağarıncaya kadar devam eder.
Bayramın ikinci Günü: Bayramın ikinci günü, küçüğünden başlanarak her üç şeytana 7'şerden toplam 21 taş atılır. ikinci günkü taşlama zeval vaktinde yani öğleyin güneşin tepe noktasına gelip batıya yönelmesiyle birlikte başlar, gece tan yeri ağarıncaya kadar devam eder.
Bayramın üçüncü Günü: Bayramın üçüncü günü de ikinci günde olduğu gibi küçük şeytandan başlamak üzere her üç şeytana 7'şerden toplam 21 taş atılır. üçüncü günde taşlamanın zamanı zeval vaktinden yani öğleyin güneşin tepe noktasına gelip batıya yönelmesiyle birlikte başlar, gece tan yeri ağarıncaya kadar devam eder.
Bayramın Dördüncü Günü: Bayramın dördüncü günü tan yeri ağarıncaya kadar Mina'dan ayrılmamış olanlar, tan yerinin ağarmasından itibaren güneş batıncaya kadar her üç şeytana "7"şerden toplam 21 taş daha atarlar. Tan yeri ağarmadan Mina'dan ayrılanların bu günün taşlarını atmaları gerekmez. Uygulama da böyledir.
Taşlamalarda, çok kalabalık olan gündüzün izdihamlı saatleri yerine, tenha olan gece saatleri, ya da akşam saatleri tercih edilmelidir.
Küçük ve orta şeytanlara taş atıldıktan sonra, mümkünse bir kenara çekilip dua edilir. Büyük şeytana taş atıldıktan sonra beklenmez, orası hemen terk edilir.
TAşLAMADA VEKALET VE ATILMAYAN TAşLARIN KAZASI
Gücü yetenlerin taşları bizzat kendilerinin atmaları gerekir. Vekalet vererek başkasına attıramazlar. Hastalık, yaşlılık ve sakatlık gibi mazeretlerle taşları bizzat kendisi atamayacak durumda olanlar, vekâlet vererek taşları bir başkasına attırırlar.
Vaktinde atılamayan taşların, bayramın dördüncü günü güneş batıncaya kadar atılması vaciptir. Atılmadığı takdirde ceza gerekir. -
Hac Kurbanı
HAC KURBANI (şüKüR HEDYi)
Temettu ve Kıran haccı yapanların, hac kurbanı (şükür hedyi) kesmeleri vaciptir. Her ne kadar sünnete uygun olan, hac kurbanının, büyük şeytana taş attıktan sonra kesilmesi ise de, taş atmadan önce de kesilmesi mümkündür. Hac kurbanı, Harem Bölgesi sınırları içerisinde, bayramın birinci günü tan yerinin ağarmaya başlamasından itibaren kesilir. Hac kurbanının etinden sahibi dahil herkes yiyebilir.
Temettu ve Kıran haccı yapanlar, Kurban kesme imkânı bulamazlarsa bunun yerine on gün oruç tutarlar. Bu on gün orucun üç günü, hacdan önce ve hac ihramına girdikten sonra (Mekke'de) tutulur. En uygunu 7, 8 ve 9. Zilhicce günlerinde tutulmasıdır. Geri kalan yedi gün ise, bayramın dördüncü gününden sonra olmak üzere, hacdan sonra tutulur. Bu yedi günün memlekete döndükten sonra tutulması daha uygundur. Bunların peşpeşe tutulması şart değildir.
TRAş OLUP iHRAMDAN çIKMAK
Bayramın birinci günü Büyük şeytana taş atılıp kurban kesildikten sonra tıraş olup ihramdan çıkılır. Her ne kadar sünnete uygun olan, önce Büyük şeytana taş atmak, sonra kurban kesmek, daha sonra da tıraş olup ihramdan çıkmak ise de, taş atmadan, ya da kurban kesmeden önce de tıraş olup ihramdan çıkmak mümkündür.
Umre ihramından çıkış konusunda da anlatıldığı gibi, ihramdan çıkmak için erkekler saçlarını dipten tıraş eder veya kısaltırlar. Kadınlar ise saçlarının ucundan bir miktar keserler. Böylece hac ihramından çıkışın birinci aşaması gerçekleşmiş olur. Buna "ilk tehallül" denir. Bu aşamada eşiyle cinsel ilişki dışında bütün ihram yasakları kalkar. Cinsel ilişki konusundaki yasak ise, ancak Ziyaret tavafından sonra kalkar.
Hacılar, Kurban Bayramında şartlarını taşıyan her müslümanın kesmekte olduğu kurbanı (Udhiyyeyi) kesmek zorunda değillerdir. Fakat sevap kazanmak için nafile olarak kesebilirler. Nafile olarak bu kurbanı kesmek istedikleri takdirde vekâlet vererek memleketlerinde kestirmeleri daha uygun olur. -
Kadının Hac ve Umresi
Hac ve Umrenin yerine getirilişi açısından kadınlarla erkekler arasında bir fark yoktur. Kadınların aşağıdaki kurallara uymaları yeterlidir.
- Kadınlar için erkeklerde olduğu gibi özel bir ihram kıyafeti söz konusu değildir. Kadınlar zağferan ve yalancı safran ile boyanmış olmamak şartı ile ihramlı iken dikişli elbise giyerler.
- ihramlıyken ayakkabı (hanefi mezhebine göre ayakkabı ve eldiven), elbise, baş örtüsü, çorap, ayakkabı gibi her zaman giydikleri kıyafetlerini giyebilirler.
- Hac ve Umre'de kadınların başını örtmesi gereklidir.
- ihramlıyken yüzlerini örtmezler.
- Kadınlar telbiye, tekbir, tehlil, salavat okurken ve dua ederken seslerini yükseltmezler.
- Tavafta hızlı ve çalımlı yürüyerek "Remel" yapmazlar.
- Sa'yda da yeşil direkler arasında koşar adımlarla yürüyerek "Hervele" yapmazlar.
- ihramdan çıkarken saçlarını tıraş etmeyip sadece kısaltır.
- Kadınlar namaz kılarken, erkek safları arasında kalmayıp kadınlara ait yerlerde namaz kılarlar.
- izdiham olan yerlerde mümkün olduğu kadar erkeklerin arasına girmemeye özen gösterirler.
- izdiham ve erkekler olduğunda Hacer-i Esved'i öpmeyip sadece uzaktan eli ile selamlar.
- Hayızlı ise; veda tavafını yapmadığında ceza gerekmez.
- Hayız veya nifas sebebi ile Kurban bayramı günlerinde ziyaret tavafını tehir ederse ceza gerekmez.
- Adetliyken ihrama giren ve ihrama girdikten sonra adetleri bitmeden Arafat'a çıkmak durumunda kalan hanımlar daha baştan ihrama girerken ifrad haccına niyet etmelidirler.
- Adetliyken ihrama giren veya ihrama girdikten sonra adet görmeye başlayan kadınlar, tavafın dışında haccın bütün menasikini yerine getirebilirler. Harem-i şerif'e giremezler.
- Tavafı, Harem'in üst katlarından veya en kenar bölgesinden yapar.
- Rahmet dağının yakınında durmaz. Bu son iki madde erkeklere karışmasını önlemek içindir.
HAYIZLI VE NiFASLI KADININ HACCI
öncelikle adet geciktirici ilaçları almanız tavsiye olunur. Menapoz durumunda yaşayanlar için fazlaca önemli olmayan bu durum bilhassa genç bayanlar için sıkıntılı günler geçirmelerine neden olmaktadır. Böyle bir sıkıntı ile günlerini geçirmek istemeynler Arabistan'a gitmeden önce bir kadın doğum uzmanına müracaat ederek adet geciktirici ilaçlar alarak, bu sorunlarından büyük bir ihtimalle kurtulmaktadırlar.
Ayrıca Mekke ve Medine'de ki Türk hastane ve sağlık ocaklarında doktorlar bu konuda hanım hacılara yardımcı olmaktadırlar.
Adetliyken ihrama giren veya ihrama girdikten sonra adet görmeye başlayan kadınlar, tavafın dışında haccın bütün menasikini yerine getirebilirler. Harem-i şerif'e giremezler. Adetliyken ihrama giren ve ihrama girdikten sonra adetleri bitmeden Arafat'a çıkmak durumunda kalan hanımlar daha baştan ihrama girerken ifrad haccına niyet etmelidirler.
Eğer bu durumdan kurtulamayacaksa aşağıdaki kurallara harfiyen riayet etmelidirler.
Kadın ihramlı iken hayız veya nifas olursa tavaf ve sa'y dışındaki hac ibadetlerini eda eder. Eğer Arafat'ta vakfe yapmış ise kudüm tavafı düşer. Böylece temizleninceye kadar bekler ve temizlendikten sonra ifada ve veda tavafını yapar, eğer iftad haccı yapıyorsa hac sa'yini de eda eder. Fakat temettu veya kıran haccına niyet etmişse ifrad haccının fiillerini yerine getirir. Arafat'ta vakfeden önce temizlenmez ise temettu ve kıran haccı düşer. Fakat Arafat'ta vakfeden önce temizlenirse kıran ve temettu haccına devam eder.
Temiz olarak Arafat'ta vakfe yaparsa ifada tavafını temizlendikten sonraya bırakmaması için hayız olmadan önce ifada tavafını yapması gerekir.
ifada tavafını eda ettikten sonra hayız olup temizlenmeden önce Mekke'den ayrılırsa veda tavafı düşer. -
Kadının Hac ve Umresi
Hac ve Umrenin yerine getirilişi açısından kadınlarla erkekler arasında bir fark yoktur. Kadınların aşağıdaki kurallara uymaları yeterlidir.
- Kadınlar için erkeklerde olduğu gibi özel bir ihram kıyafeti söz konusu değildir. Kadınlar zağferan ve yalancı safran ile boyanmış olmamak şartı ile ihramlı iken dikişli elbise giyerler.
- ihramlıyken ayakkabı (hanefi mezhebine göre ayakkabı ve eldiven), elbise, baş örtüsü, çorap, ayakkabı gibi her zaman giydikleri kıyafetlerini giyebilirler.
- Hac ve Umre'de kadınların başını örtmesi gereklidir.
- ihramlıyken yüzlerini örtmezler.
- Kadınlar telbiye, tekbir, tehlil, salavat okurken ve dua ederken seslerini yükseltmezler.
- Tavafta hızlı ve çalımlı yürüyerek "Remel" yapmazlar.
- Sa'yda da yeşil direkler arasında koşar adımlarla yürüyerek "Hervele" yapmazlar.
- ihramdan çıkarken saçlarını tıraş etmeyip sadece kısaltır.
- Kadınlar namaz kılarken, erkek safları arasında kalmayıp kadınlara ait yerlerde namaz kılarlar.
- izdiham olan yerlerde mümkün olduğu kadar erkeklerin arasına girmemeye özen gösterirler.
- izdiham ve erkekler olduğunda Hacer-i Esved'i öpmeyip sadece uzaktan eli ile selamlar.
- Hayızlı ise; veda tavafını yapmadığında ceza gerekmez.
- Hayız veya nifas sebebi ile Kurban bayramı günlerinde ziyaret tavafını tehir ederse ceza gerekmez.
- Adetliyken ihrama giren ve ihrama girdikten sonra adetleri bitmeden Arafat'a çıkmak durumunda kalan hanımlar daha baştan ihrama girerken ifrad haccına niyet etmelidirler.
- Adetliyken ihrama giren veya ihrama girdikten sonra adet görmeye başlayan kadınlar, tavafın dışında haccın bütün menasikini yerine getirebilirler. Harem-i şerif'e giremezler.
- Tavafı, Harem'in üst katlarından veya en kenar bölgesinden yapar.
- Rahmet dağının yakınında durmaz. Bu son iki madde erkeklere karışmasını önlemek içindir.
HAYIZLI VE NiFASLI KADININ HACCI
öncelikle adet geciktirici ilaçları almanız tavsiye olunur. Menapoz durumunda yaşayanlar için fazlaca önemli olmayan bu durum bilhassa genç bayanlar için sıkıntılı günler geçirmelerine neden olmaktadır. Böyle bir sıkıntı ile günlerini geçirmek istemeynler Arabistan'a gitmeden önce bir kadın doğum uzmanına müracaat ederek adet geciktirici ilaçlar alarak, bu sorunlarından büyük bir ihtimalle kurtulmaktadırlar.
Ayrıca Mekke ve Medine'de ki Türk hastane ve sağlık ocaklarında doktorlar bu konuda hanım hacılara yardımcı olmaktadırlar.
Adetliyken ihrama giren veya ihrama girdikten sonra adet görmeye başlayan kadınlar, tavafın dışında haccın bütün menasikini yerine getirebilirler. Harem-i şerif'e giremezler. Adetliyken ihrama giren ve ihrama girdikten sonra adetleri bitmeden Arafat'a çıkmak durumunda kalan hanımlar daha baştan ihrama girerken ifrad haccına niyet etmelidirler.
Eğer bu durumdan kurtulamayacaksa aşağıdaki kurallara harfiyen riayet etmelidirler.
Kadın ihramlı iken hayız veya nifas olursa tavaf ve sa'y dışındaki hac ibadetlerini eda eder. Eğer Arafat'ta vakfe yapmış ise kudüm tavafı düşer. Böylece temizleninceye kadar bekler ve temizlendikten sonra ifada ve veda tavafını yapar, eğer iftad haccı yapıyorsa hac sa'yini de eda eder. Fakat temettu veya kıran haccına niyet etmişse ifrad haccının fiillerini yerine getirir. Arafat'ta vakfeden önce temizlenmez ise temettu ve kıran haccı düşer. Fakat Arafat'ta vakfeden önce temizlenirse kıran ve temettu haccına devam eder.
Temiz olarak Arafat'ta vakfe yaparsa ifada tavafını temizlendikten sonraya bırakmaması için hayız olmadan önce ifada tavafını yapması gerekir.
ifada tavafını eda ettikten sonra hayız olup temizlenmeden önce Mekke'den ayrılırsa veda tavafı düşer. -
resullullah(s.a.s)'in haccı ve Sonuçları
Müslim'in rivayet ettiğine göre: O dedi ki: Ebu Bekir bin Ebi şeybe ve ishak bin ibrahim'in beraberce, Hatem'den naklederek bana anlattıklarına göre: Ebu Bekir şöyle demiştir: Hatem bin ismail el-Medeni'nin, Ca'fer bin Muhammed'den, onun da babasından bana rivayet ettiğine göre, babası şöyle demiştir:
"Cabir b. Abdullah'ın yanında geldik, gelenlerin hepsini sordu. Bana sorunca dedim ki: "Ben, Hüseyin'in (r.a.) oğlu Ali'nin oğlu Muhammed'im." Bunun üzerine elini başıma değdirerek, evvela üst düğmemi, sonra da alt düğmemi açtı. Avucunu göğsümün ortasına koydu Ben o zaman genç bir çocuktum. (Bana): "Merhaba, hoş geldin kardeşimin oğlu; dilediğini sor." dedi. Kendisi kör idi. Namaz vakti gelmişti. Bir nesaceye (elbise) sarınarak ayağa kalktı. Nesaceyi küçük olduğu için omuzlarına yerleştirdikçe iki ucu geriye dönüyordu. Ridası da sol tarafında "mişceb" dedikleri elbise askısında asılı idi. Bize imam olup, namaz kıldırdı. Sonra: Bana "Rasulullah'ın haccını anlat", dedim Eli ile dokuza kadar saydı ve dedi ki:
"Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem dokuz sene haccetmeden durdu. Onuncu senede hacc edeceğini insanlara ilan ettirdi. Bir çok halk Medine'ye gelmişti. Hepsi Rasulullah'ı örnek edinip, onun yaptığı gibi yapmak istiyordu. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte çıktık. Zülhuleyfe'ye gelince, Esma binti' Umeys, Ebu Bekir'in oğlu Muhammed'i doğurdu. Bunun üzerine ne yapacağını sormak üzere, birini Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in yanına gönderdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem de kendisine: "Yıkan ve bir bezle kanın akmasını önle ve ihrama bürün." dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Zülhuleyfe mescidinde ikindi namazını kıldı. Sonra "Kisva" adındaki devesine bindi. Devesi kendisini Beyda denilen düzlüğe çıkarınca, gözüm gördüğü kadar baktım. önünde, sağında, solunda ve arkasında gözün gördüğü kadar yaya ve binekli muazzam bir kalabalık vardı. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'e Kur'an nazil oluyor, tevilini (manasını) de o biliyordu. O ne yaparsa biz de öyle yapıyorduk. Bir de:
"Lebbeyk, Allahümme lebbeyk, Lebbeyk, la şerike leke lebbeyke, inne'l-hamde ve'n-nimete leke ve'l-mülk, la şerike lek."(icabet ve icabey yalnız sana. Hamd senin, nimet senin, mülk de senindir. Senin asla ortağın yoktur.) diye tevhid ve telbiye'ye başladı. insanlar da telbiye ettikleri şekilde telbiye ettiler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem onların telbiye şekline itirazda bulunmadı. Kendi yaptığı şekilde telbiyeye devam etti."
Cabir (r.a.) şöyle devam etti: "Yalnız hacca niyet etmiştik. Hacc günlerinde Umre'nin yapılacağını bilmiyorduk. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte Beyt-i şerif'e gelince, o Beyt'i öperek el sürdü. üç defa remel yapıp (Acele yürümek), dört defa da tabii yürüyüşle yürüdü. Sonra, Makam-ı ibrahim'e gitti ve:
"ibrahim'in makamından bir namazgah edinin." (Bakara: 125) mealindeki ayeti okudu. Makam-ı ile Beyt-i şerif arasında yer aldı. iki rekat tavaf namazını kıldı. Namazda "Kul hüvel'lahü ehad" ile "Kul ya eyyühe'l-kâfirune" surelerini okuyordu. Sonra tekrar Beyt'e döndü ve onu öperek el sürdü. Sonra Safa'ya gitmek üzere Harem-i şerif'in kapısından çıktı. Safa'ya yaklaşınca;
"Safa ile Merve, Allah'ın şiarlarındandır." (Bakara: 158) mealindeki ayeti okudu. "Allah'ın başladığından başlayın" diyerek, Safa'dan sa'ye başladı ve hemen Safa'ya çıktı. Oradan Beyt'i görünce kıbleye döndü, Allah'ın birliğini ve büyüklüğünü ikrar ederek;
"Bir tek Allah'tan başka ilah yoktur. şeriki de yoktur. Mülk O'nundur, hamd de O'na aittir. O, her şeye daima kadirdir. Bir tek Allah'tan başka ilah yoktur. O va'dini yerine getirdi, kuluna yardım etti. Tek başına (Hendek harbinde) hizipleri bozguna uğrattı." dedi.
"Sonra bu arada üç defa dua etti ve yukarıdaki söylediklerini tekrarladı. Sonra Safa'dan inip, Merve'ye gitti. Ayakları vadinin ortasında karar kılınca, oradan çıkıncaya kadar sa'y etti. Merve'ye gelinceye kadar da yürüdü. Safada yaptığı gibi Merve'de de yaptı. Ta ki yürüyüşü Merve'de sona erdi. Dedi ki: "şu anda düşündüğüm gibi düşünmüş olsaydım önce umre yapacaktım. şu halde kurbanı getirmemiş olanlar ihramdan çıksın ve haccını umre'ye çevirsin." Bunun üzerine Süraka b. Malik kalktı ve: "Yalnız bu sene mi hacc yerine umre yapılsın, yoksa daimi mi?" diye sordu. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem parmaklarını kenetledi ve: "Umre iki defa hacca girdi: hayır. daimi, daimi." diye cevap verdi.
"Ali (r.a.) Yemen'den Nebi aleyhisselam'ın develeri ile birlikte gelmişti. Fatıma'yı (r.a.) ihramdan çıkmış olanlar arasında buldu.üstünde, ihramda yasak olan boyalı bir elbise vardı. Gözlerine de sürme çekmişti. Ali (r.a.), onun bu durumunu beğenmedi. Fatıma (r.a.) ise: "Babam böyle emretti" diye cevap verdi.
Ravi diyor ki: "Ali (r.a.) Irak'ta şöyle diyordu: "Bunun üzerine, Fatıma'yı yaptığı bu işinden dolayı azarlamasını arzetmek ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in kendisine söylediklerini Rasulullah'tan sormak üzere yanına gittim. Fatıma'ın durumunu beğenmediğimi söyleyince, dedi ki: "Fatıma doğru söylemiş, doğru söylemiş. Sen hacca niyet ettiğin zaman ne dedin?" (Ali:) Dedim ki, "Ya Rabbi, Rasulunun niyet ettiği gibi niyet ediyorum." dedim. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Fakat benim kurbanlarım var. şu halde ihramdan çıkma." buyurdu." Ravi devam ediyor: "Ali'nin (r.a.)Yemen'den getirdiği develerle Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in beraberinde getirdiği kurban develerinin toplamı yüz deve idi."
Yine ravi devam etti: "insanların hepsi ihramdan çıkıp saçlarını kestiler. Yalnız Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile kurbanlarını beraberlerinde getirmiş olanlar ihramdan çıkmadılar. Tevriye günü (Zilhicce'nin sekizinci günü) olunca Mina'ya yöneldiler ve hacc için telbiye ettiler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Mina'da öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah namazlarını kıldı. Güneş doğuncaya kadar az bir müddet durdu ve Nemire denilen yerde kendisi için kıldan bir çadırın (gölgeliğin) kurulmasını emretti. Kureyş, cahiliyye zamanında, Kureyş'ın yaptığı gibi Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in Meş'ar-i Haram'da vakfe yapacağından şüphe etmiyordu. Fakat Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, burada durmadan geçti. Arafat'a gelince Nemre de kendisi için emretmiş olduğu gölgeliği kurulmuş olarak buldu. Oraya indi, güneş batmaya meyledince Kavsa adındaki devesinin getirilmesini emretti. Hayvanı hazırladı. Arefe vadisinin ortasına geldi. Orada halka hutbe okudu ve şöyle dedi:
"şu beldeniz, şu ayınız, şu gününüz haram ve mukaddes olduğu gibi kanlarınız ve mallarınız da haram ve mukaddestir. Cahiliyyet devrindeki cahiliyyetin her şeyi ayaklarımın altındadır. Cahiliyyet devrinden kalan kan davaları artık hükümsüzdür. Hükümsüz kıldığım ilk kan davası bizim kanlarımızdan ibn Rabi'a bin el-Haris'in kanıdır. (ibn Rabi'a emzirilmek üzere beni sa'd kabilesinin yanında bulunuyordu. Huzeyl onu öldürmüştü.) Cahiliyyetten kalma faizler de hükümsüzdür. Hükümsüz kıldığım ilk faiz, bizim faizlerimizden Abbas bin Abdülmuttalib'in faizidir. çünkü faizlerin hepsi hükümsüzdür. Kadınlarınız hakkında Allah'tan korkun. Onları Allah'ın emaneti ile aldınız. Yine Allah'ın sözleri ile onları kendinize helal kıldınız. Arzu etmediğiniz kimseleri evinize almamaları, sizin onlar üzerine olan hakkınızdır. Bunu yaparlarsa hafifçe onları dövebilirsiniz. Onların da sizin üzerinizde uygun ve makul bir şekilde nafakaları ve giyim hakkı vardır. Size, kendisine sımsıkı sarıldığınız takdirde bundan sonra dalalete sapmayacağınız bir şeyi, yani Allah'ın kitabını bırakıyorum. Ahirette benden sorulacaksınız. şu halde bu soruya ne cevap vereceksiniz?"
"Hepsi bir ağızdan: "Risaleti tebliğ ettiğinize, vazifenizi yaptığınıza ve bize nasihat ettiğinize şehadet edeceğiz." dediler."
"Bunun üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem işaret parmağını kaldırıp, insanlara karşı sallayarak, üç defa; "Ya Rabbi şahid ol! Ya Rabbi şahid ol! Ya Rabbi şahid ol!" buyurdu."
"Sonra ezan okunmasını ve ikamet edilmesini emretti. önce öğleyi kıldı. Sonra yine kamet getirilmesini emretti. ikindiyi de kıldı. Bunların arasında başka namaz kılmadı. Sonra hayvanına bindi. (Arafat'taki) kendisine mahsus vakfe yerine gelince devesi Kasva'nın karnını kayalara doğru çevirdi. insan kalabalığı da vakfeye devam etti. Sonra üsame'yi devesinin sırtına alıp Arafat'tan Müzdelife'ye indi. Devenin yularını o kadar kasmıştı ki, devenin başı önüne isabet ediyordu. Sağ eliyle işaret ederek: "Ey nas! Yavaş olun, vakar ve sükûnetinizi muhafaza edin." diyordu. Kum yığınlarından birine geldikçe geçinceye kadar yuları hafif salıveriyordu."
"Müzdelife'ye gelince orada, bir ezan ve iki kamet ile akşam ve yatsı namazları kıldı. Aralarında başka namaz kılmadı. Sonra sabaha kadar yatıp uyudu. Sabahın ağardığının farkına varınca, bir ezan ve kametle sabah namazını kıldı. Sonra yine Kasva'ya bindi, Mescid-i Haram'a gelince kıbleye dönüp dua etti. Allahı tevhid edip, tekbir ve tehlil getirdi. Sabah tam aydınlanıncaya kadar orada durdu. Güneş doğmadan önce ayrıldı. Abbasın oğlu Fadl'ı devesinin sırtına aldı. Fadl, güzel saçlı, beyaz ve yakışıklı idi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem oradan hareket edince yolda develer üstünde bir takım kadınlar kendisine rastladı. Fadl onlara bakmaya başlamıştı. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem (bakmaması için) elini Fadl'ın yüzüne koydu. Bu sefer Fadl, bakmak üzere yüzünü diğer tarafa çevirdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem de baktığı taraftan yüzünü çevirmek için yine elini Fadl'ın yüzünü çevirdiği tarafa koydu."
"Batn-ı Muhassir'e gelince yürüyüşünü hızlattı. Sonra Cemre-i Kübra'ya çıkan orta yolu tuttu. Ağaç yanındaki cemre'ye gelince, her birine atarken tekbir getirerek yedi çakıl taşı attı. Bakla tanesi büyüklüğünde olan taşları vadinin ortasından attı, sonra kurban kesme yerine geldi. Orada kendi eliyle tam altmış üç deve kesti. ötekilerini kesme işini Ali'ye bıraktı. Kurbanlarına onu da iştirak ettirdi. Sonra her kurbandan birer parçacık alınmasını emretti. Alıp bir kapta pişirdiler, her ikisi de kurbanların etinden yiyip çorbasından içtiler."
Bundan sonra Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem hayvanına binip Kâbe'ye gitti. ifada tavafını yaptı. öğle namazını Mekke'de kıldı. Zemzem kuyusu etrafında sakalık vazifesini gören Abdülmuttalib oğulları yanına geldi ve "çekiniz suyu, çekiniz Ey Abdülmuttalip oğulları! insanların sakalık (su verme) vazifenizi alıp, size galip gelmelerinden korkmasam sizinle birlikte ben de su çekerdim." dedi. Bunun üzerine kendisine bir kova içinde su takdim ettiler, bu sudan içti." (Hadisi Müslim ve Ebu Davud rivayet etmiştir.)
Hadisin Sonuçları:
Alimler şöyle demiştir: "Bil ki bu hadisin ihtiva ettiği fıkhi hükümler üzerinde söz etmiş ve ondan çok mesele çıkarmışlardır. Hatta ibnü'l Münzir bu hadis hakkında bir büyük cüz kitap yazmış, bu kitapta hadisten yüz elli küsür çeşitli fıkhi mesele çıkarmış, "daha incelense fazla da bulunabilir", demiştir."Alimler dediler ki: Bu hadisten delalet yoluyla şu hükümler çıkarılabilir:
Hayızlı ve nifaslı kadınlara ihrama girmek için yıkanmak sünnettir. Onlara sünnet olunca diğerlerine evla yoluyla sünnet olur. Hayızlı ve nifaslı kadınlar kuşak kullanırlar ve kanın geldiği yeri uzun ve genişçe bir bezle kapatarak, bezin bir ucunu arkadan diğer ucunu önden olmak üzere bedendeki kuşağa bağlarlar. Hayız ve nifaslı kadınlar ihrama girebilirler.
ihrama farz veya nafile bir namazın sonunda girilir. ihrama giren yüksek sesle telbiye getirir. Telbiyeyi Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in yaptığı kadar yapmak müstehab ise de ziyade edilmesinde de bir beis yoktur.
ömer (r.a.) telbiyeye şunları ilave etmiştir: Tekrar tekrar icabet sana, ey nimet ve güzel fazilet sahibi, senden korkarak ve sana can atarak tekrar tekrar icabet sana.
Haccın ilk tavafını (kudum tavafı) yapması için Mekke'ye gitmesi gerekir. Tavaftan evvel Hacer-i Esved'i selamlaması, sonra tavaf ederek ilk üç şavtında (remel) acele yürümesi gerekir. Remel; yürümeye yakın süratli gidiştir ki, bu da koşmaktır. Bu koşmayı Rukn-i Yemani'nin dışındaki yerlerde yapar. Sonra normal yürüyüşle dört şavt daha yürür.
Tavafı bitirdikten sonra Makam-ı ibrahim'e gelerek "Makam-ı ibrahim'den bir namazgah edinin." (Bakara: 125) ayetini okur. Sonra Makam-ı ibrahim'i Beytullah ile kendi arasına alarak iki rekat namaz kılar. Bu namazda Fatiha'dan sonra ilk rek'atta Kâfirun, ikinci de ihlâs suresini okur.
Bu hadis, Mescid-i Haram'a girerken olduğu gibi çıkarkende öpüp el sürmenin (istilam) sünnet olduğuna delalet eder. istilamın sünnet olduğunda alimler müttefiktirler.
Tavaftan sonra sa'y yapılır. Buna Safa'dan başlanır ve dağın üzerine çıkarak kıbleye doğru dönülür. Irada hadiste geçen zikirle Allah zikredilir ve hadiste geçen dua üç defa tekrarlanır. Safa ve Merve arasındaki vadide remel yapılır. Buna iki mil arası derler. Remel, sadece ilk üç şavtta değil, kudum tavafında olduğu gibi yedi şavtın her birinde meşrudur. Safaya çıkıldığı gibi Merve'ye de çıkılır. Orada da Safa'da olduğu gibi dua yapılır.
Bu kadarla umre tamam olur. Eğer bundan sonra hacı tıraş olur, yahut saçını kısaltırsa, ihramdan çıkmış olur. Ashabı kiram da böyle yapmışlardır. çünkü Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem onlara haccı bozup umreye niyetlenmelerini emretmiştir. Haccı kıran yapanlar ise traş olmaz, saç kısaltmazlar. Onlar ihramlı olarak devam ederler. Sonra Zilhicce'nin sekizinci günü, yani tevriye günü umrenin ihramından çıkan kimse, hacc yapmak isterse ihrama girer. Bu ve haccı kıran yapan Mina'ya gider.
Mina'da beş vakit namaz kılmak ve bu gece, yani Zilhicce'nin dokuzuncu gecesi Mina'da geceyi geçirmek sünnettir. Arefe günü Mina'dan güneş doğduktan sonra çıkmak sünnettir. Nebi aleyhisselam Arafat'tan sayılmayan Nemire'ye (Arafat'ın yakınında bir yerin adıdır. Arafat'tan sayılmaz.) indi. Nebi aleyhisselam iki namazı kıldıktan sonra vakfe yerine geldi. Bu iki namaz arasında birkaç rek'at namaz kılmak sünnettendir.
imam bu iki namazdan önce hutbe okur.
Bu, hacda sünnet olan birinci hutbedir.
Sünnet olan ikinci hutbe, Zilhicce'nin yedinci günü, öğle namazından sonra Kâ'be'de okunan hutbedir.
üçüncüsü, Kurban günü okunan hutbedir.
Dördüncü sünnet olan hutbe ise, Mina'dan ayrılış günü okunan hutbedir.
Hadiste geçen bir takım sünnet ve adaplar vardır ki, onlardan bazıları şunlardır:
iki namazı kıldığı zaman vakfe yerine gitmek.
Arafat'ta binek üzerinde vakfe yapmak.
Cebel'ür-Rahme denilen dağın eteğindeki Nebi aleyhisselam'ın durduğu yer olan kayalıkların yanında ve onlarının yakınında durmak.
Vakfe zamanı kıbleye karşı dönmek.
Güneş batıncaya kadar vakfe halinde kalmak.
Güneş battıktan sonra sükunetle yola çıkmak, eğer sözüne itaat olunan bir zat ise yanındakilere vakarlı olmalarını tavsiye etmek.
Müzdelife'ye geldiği zaman inerek akşamla yatsıyı, yatsı zamanında bir ezan ve iki kametle kılmalı. iki namaz arasında başka nafile namaz kılınmaz. (Burada iki namazın birden kılınacağında ihtilaf yoktur. Yalnız sebebinde ihtilaf etmişlerdir. Bazıları; "bu cem'in sebebi nüsük (hacc ibadetleri)nden biri olmasıdır" demiş, bazıları ise; "namazları cem etmek için meşru bir sebep olan seferilik durumundan dolayıdır," demişlerdir.)
Müzdelife'de gecelemek sünnettendir. Bunun nüsük'ten olduğunda ittifak vardır. ihtilaf ancak gecelemenin vacip veya sünnet olduğu konusundadır.
Müzdelife'de sabah namazını kılmak da sünnettendir. Sonra buradan çıkıp Meş'ar-i Haram'a gelinir ve orada durup dua edilir.
Bu esnada orada durmak menasiktendir.
Sonra hava iyice aydınlandıktan sonra oradan çıkılarak Batn-ı Muhassır'e gelinir ve orada yürüyüşe hız verilir. çünkü orası Allah'ın Ashab-ı Fil'e gazap ettiği yerdir. Binaenaleyh orada durmak ve eğlenmek olmaz.
Cemret'ül-Akabe'ye gelindiğinde vadinin içine inerek, cemre'ye yedi taş atılır. Bunların her biri bakla tanesi büyüklüğünde olup herbirini atarken tekbir getirilir.
Bundan sonra kurban kesilen yere gidilir. Eğer yanında kurban varsa kurban keser. Kurbandan sonra traş olur.
Sonra Mekke'ye dönerek, ziyaret tavafı denen "ifada tavafı"nı yapar.
Bu tavaftan sonra hacılara ihram sebebiyle haram olan -hatta hanımına yaklaşması dahil- her şey helal, fakat Cemret'ül-Akabe'de taşları attıktan sonra bu tavafı yapmayana, kadına yaklaşmak helâl değildir.
işte Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in haccında takib ettiği yol budur. Bunları yapanlar ona uymuş ve onun "Menasikinizi benden alın" hadisiyle amel etmiş ve haccı sahih olmuş olur.