tetikçinin oğlu
-
"(...) O halde altkültürler, dışavurumcu biçimlerdir, fakat son örnekte olduğu gibi, dışavurdukları şey, iktidarda olanlar ile tabi konumlara ve ikinci sınıf yaşamlara mahkum edilenler arasında yaşanan köklü bir gerilimdir. Bu gerilim, mecazi olarak altkültürel tarz biçiminde ifade edilir; bu noktada, nihai altkültür tanımımız için bir metafora başvurmamız uygun olacaktır. Althusser, en etkili makalelerinden birisi olan 'Ideology and Ideologicial state Apparatus' çalışmasında , toplumsal oluşumun farklı unsurlarının; aile, eğitim, kitle iletişim araçları, kültürel ve siyasal kurumlar nasıl olup da bir arada egemen ideolojiye itaati sürekli kılmak için işlediklerini anlatır. Ne var ki, bu kurumlar bu işlevi 'egemen fikirler'in doğrudan aktarımı aracılığıyla yerine getirmezler. Tersine, Arthusser'in 'diş gıcırdatan ahenk' olarak adlandırdığı ve egemen ideolojinin, bütünüyle kendi çelişkilerinde yeniden üretildiği bir süreç içerisinde bir arada işlerler. Bu kitapta, altkültürü, bu egemen ideolojiye yönelik itirazların ve yaşanmış çelişkilerin, tarz aracılığıyla dolaylı olarak temsil edildiği bir direniş biçimi olarak yorumladım. Bu tarzların sembolik düzene karşı oluşturdukları meydan okumayı betimlemek için 'gürültü' kavramını bilhassa kullandım. Sanırım, bu gürültüyü, Althusser'in 'diş gıcırdatan ahenk'inin diğer yüzü olarak düşünmek daha faydalı ve etkili olacaktır."
(Altkültür Tarzın Anlamı - Dick Hebdige - Sayfa: 152)
Çukur'u yaratanlar en baştan beri yukarıda bahsi geçen altkültürü anlatıyorlar. Bu da bir gürültü yaratıyor. Bu gürültünün seveni de var sevmeyeni de.... -
Acaba bi Yalı Çapkını kadar reytinglerimiz olsaydı Tetikçinin Oğlu'na dudak büküp burun kıvıracak mıydık? Toplum onayı bir şeyi beğenip beğenmememizde bizi manipülasyona mı uğratıyor? Bilemiyorum. Nasıl olsa kısa sürede biticek gerçekliği de diziyi sevmemek, benimsememek de etken.