timuçin esen
-
https://pbs.twimg.com/media/FHeMOT1XwAA5Mto.jpg
Timuçin'in Eylül sezonunda bir diziye evet deme ihtimali yok sanıyordum. Mucize gibi oldu :) -
https://x.com/tvdizisinema/status/1807037212166353120
Senaristlerin kim olduğuna baktım:
https://www.imdb.com/name/nm5730456/
https://www.imdb.com/name/nm7819501/
Ufak Tefek Cinayetler'i yazan senaristten umutluyum. Kara mizahı senaryoya iyi yediriyordu. Bir memurun kalpazana dönüşme hikayesi kara mizahla ortaya konulmalı, aksi takdirde bir sürü örneğini gördüğümüz türk suç dizilerinde olduğu gibi gıy gıy gıy müzikler eşliğinde ağdalı ağdalı, kıro kıro şeyler yazılırsa çirkin olur. Senaryo kesinlikle millet, izleyenler seviyor diye kırolaşmaya, kıroca bir dile kaymamalı!! -
https://x.com/derwcedark/status/1809965009331421535
Ne var ki bunda pideci olsam ben daha güzelini yaparım. çörek otuyla mı yazmış? ç harfini de yanlış c diye yazmış. -
https://x.com/_alagul/status/1812455487629050010
şu Timuçin'in kardeşini canlandıracak çiğ tipli çocuk çok boş yapan biri. iktidarın siyasi propaganda dizisinde oynadığı dönemde ödül alırken, güçlünün yanında durup bir şeyler kopartmayı amaçlayan Tamer Karadağlı'ya (sonunda kopardı da, devlet tiyatroları genel müdürü koltuğunu kaptı) laf atıp eleştirmişti. Sen iktidarın propaganda dizisinde oynayıp bir yandan, 'yanı sıra' tatlı su solculuğu yapamazsın! -
"(...) O yaz sonu gittim... Bütün yazlarda kalmak için, sevdiğini gittiği her yere gizlice götüren birinin hırsızlığında uzaklaştım ondan.
işte bu yüzden onu sevmek her defasında aynı şarkıyı tekrar tekrar başa sararak dinlemek gibi benim için. Ruhunuzu mest eden o şarkıyı başından sonuna kadar tüm duyularınızla dinlemenize rağmen sanki yarım kalmış gibi yetmez ya hani. Yeni bir şarkıya bir türlü geçemez ve ilk kez duyuyormuşcasına bir daha başa sararak aynı tutkuyla dinlersiniz. Onun gibi."
(Yaz öyküleri - Kafekültür - Sayfa: 27) -
Timuçin de bir önceki Tokyo Olimpiyatları'na katılmıştı. Branşı, Gamze'nin gönlünü kazanma pentatlon yarışıydı. Altın madalya kazandı. Jude Law'la yarışıyordu. Jude fazla ihtiyarladığından tık nefes kaldı, yenildi. Timuçin özellikle de sırıkla atlamada çok başarılıydı. Faryalı, havuz temizleme çubuklarını lehimleyerek koskocaman bir sırık yapmış, ileride lazım olur birini döverim diye. Timuçin Faryalı'nın yaptığı sırığı kullanarak yaklaşık 250 metre yükseldi sırıkla atlarken, fizik kanunlarını alt üst etmişti Tokyo olimpiyat oyunlarında :)
-
https://x.com/freaklilith_/status/1817246571186065467
Ralph Fiennes'ın şefi canlandırdığı The Menu'de kurbanlarından biri, Hekimoğlu'nun izlediği gibi bir dizinin oyuncusuydu. Oyuncu diyordu ki; beni neden seçtin? şef Slowik de demişti ki; çok çalışıyorum, tek bir gün iznim var.. Bir izin günümde senin dizine denk geldim, izledim, kıymetli zamanım ziyan oldu :) -
Neyse gıcık olduğum ünlüleri çekiştirmeyi bırakıp biraz da Timuçin öveyim :)
"(...) Tıpkı sema ile gökyüzünün maviliklerde birleşmesi, bunların bir çok maviyi bir arada taşıması gibi, şiir de mavi ve siyah ile birlikte sürekli bir devinimi taşıyacaktır.
Ahmet Cemil, eserini daha önceki uçucu imgelerin tersine oldukça katı biçimlerle tarif eder:
'Sonra, bak ayağımızın altındaki toprağa, ne buluyorsun? Bir reng-i camid-i esved...Of!... O tabakat-ı muzlimeyi parçalayarak içeriye infaz-ı nazar et; in, in,in, ne kadar inebilmek mümkünse o kadar in; ne buluyorsun ? O siyahlıklar içinde ne buluyorsun? Siyah... Daima siyah değil mi? işte öyle bir şey yazmak istiyorum ki fevkine bakılsa mai ve daima mai; zirine bakılsa siyah daima siyah... Bir şey ki mai ve siyah olsun.'
Toprağın, ayağını bastığı toprağın katılığı, önce ona temas edilebilir hale getirilir, ardından da gözlerle içine nüfuz edilebilir olur. Böylece gökyüzü ve yeryüzü tek bir resimde birleşir. Bu sebeple ona her ikisini birleştirecek, aslında görülebilir olanla gözün göremediği derinliklere inebilecek bir tablodan, musavver ve mürtesim bir tablodan bahseder. çünkü musavver olan hayal edilebilen, mürtesim olan ise resmedilebilendir. Bu noktada hayal olunan ile somut olan iki ayrı unsur şeklinde sunulurken her ikisi de görülebilir olana dönüştüğünden, bir tablodan, anlatılabilecek bir tablodan bahsedilebilir. Unutulmamalıdır ki Ahmet Cemil de bir şairdir ve bir şiiri çevirmenin, okumanın ardından kendi yazacağı şiir üzerine konuşmaktadır. Burada, Mai ve Siyah'ın meşhur pasajını hatırlamak yerinde olacaktır:
'Bilseniz, şiirin nasıl bir lisana muhtaç olduğunu bilseniz! öyle bir lisan ki... Neye teşbih edeyim, bilmem?... Bir ruh-ı mütekellim kadar beliğ olsun, bütün kederlerimize, neşvelerimize, düşüncelerimize, o kalbin bin türlü inceliklerine, fikrin bin çeşit derinliklerine, heyecanlara, tehevvürlere terceman olsun, bir lisan ki bizimle beraber gurubun ahzan-ı elvanına dalsın düşünsün, bir lisan ki ruhumuzla beraber bir matemin eşkriz-i ye'si olsun. Bir lisan ki heyecan-ı asabımıza refakat ederek çırpınsın...Haniya bir kemanın telinde zapt olunamaz, anlaşılamaz, bir kaide altına alınamaz nağmeler olur ki ruhu titretir...Haniya bir sabah zamanı incilayı fecrden evvel afaka hafif bir imtizac_ı elvan ile dağılmış sisler olur ki üzerlerinde resim olunamaz, tayin edilemez renkler uçar, nazarlara buseler serper... Haniya bazı gözler olur ki bir ufk-ı bi-intiha-yı siyaha açılmış kadar ölçülemez, kar-ı na-yab-ı umkuna vukuf kabil olamaz, derinlikleri vardır ki hissiyatı mass eder. işte bir lisan istiyoruz ki onda o nağmeler, o renkler, o derinlikler olsun. Fırtınalarla gürlesin, dalgalarla yuvarlansın, rüzgarlarla sarsılsın; sonra müteverrim bir kızın kenar-ı firaşına düşsün ağlasın, bir mehd-i naz-perverine eğilsin gülsün, bir gencin nur-ı nigah-ı şebabına saklansın, parlasın. Bir lisan... Oh! Saçma söylüyorum, zannedeceksiniz, bir lisan ki sanki ser-a-pa bir insan olsun' "
(Parlak Yıldızlardık O Zaman - Tülin Ural - Sayfa: 228,229)
Meşhur pasajda hatırlanan lisan Timuçin'in ruhta, ruhlarda uyandırdığı bir lisan olmalı.. Ne varsa eski türkçede var. -
Yeni yaşında Timuçin, Alaaddin'in sihirli lambasını bulsun. ilk dileği yeni dizisinin Hırsız Polis kadar fenomen olması olsun. O kadar çok dizi hurraaa başlıyor ki; Kalpazan'ın mutlaka tutması, Alaaddin'in sihirli lambasından çıkan cinin dileğimizi gerçekleştirmesine bağlı gibi :)