devam etmeniz halinde bu veri kaldırılacak.devam etmek istediğinizden emin misiniz?

  1. Kolon kanseri diğer adı kalın bağırsak kanseri de olan bir tür kanser çeşidi.

    avatar
    08.12.2018 - 14:04
  2. Bağırsak kanseri ne sıklıkta görülür?
    Kalın bağırsak veya kolon kanseri, dünyadaki en yaygın kanserler arasında yer alır ve yaklaşık her 2,000 kişide bir görülür. En sık 50 yaşın üzerindeki kişilerde görülür ve cinsiyet farkı gözetmez. Kalın bağırsak su ve yararlı olan besinlerin emildiği bir organdır. Son 15 yılda, tarama testlerinin artması ile kalın bağırsak kanserleri erken evrede belirlenmekte ve ölüm oranları da düşmektedir. Kalın bağırsak kanserlerinin % 70’i kalın bağırsağın sol yarısında, % 25’i sağ yarısında ve % 5’i ise her iki yarısında da (senkron tümör) yer alır. Amerikan Kanser Enstitüsü 2017 yılı istatistiklerine göre, kalın bağırsak kanseri; erkeklerde prostat kanseri ve akciğer kanserini takiben üçüncü sırada ve kadınlarda ise meme kanseri ve akciğer kanserini takiben yine üçüncü sırada görülen kanser türüdür ve yaşam boyu bağırsak kanserine yakalanma riski ortalama % 5’tir. Dünya Sağlık Örgütü istatistiklerine göre, 2016 yılında dünya genelinde 1 milyonun üzerinde yeni bağırsak kanseri olgusu tespit edilmiştir.

    Senkron ve metakron kalın bağırsak kanseri ne anlama gelir?
    Bağırsakta eş zamanlı olarak iki farklı bölgede kanser belirlenmesine ‘’ senkron bağırsak kanseri’’ adı verilir ve bu tür tümörlere %7 oranında rastlanır. Buna tipik bir örnek eş zamanlı olarak, kalın bağırsağın hem sağ yarısında, hem de rektum bölgesinde kanser olmasıdır. Kalın bağırsakta, farklı zamanlarda ve farklı bölgelerde kanser çıkmasına ise ‘’metakron bağırsak kanseri’’ adı verilir. Rektum kanseri tedavisi gören bir hastada, beş yıl sonra kalın bağırsağın sağ yarısında kanser belirlenmesi buna uygun bir örnektir. Bağırsak kanserinin karaciğere sıçraması veya metastaz yapması ise farklı bir durumdur.

    Rektum kanseri nedir?
    Kalın bağırsağın en uzun kısmı olan kolonda ortaya çıkan kanserlere kolon kanseri ve makata yakın olan son kısmında ortaya çıkan kanserlere ise ‘rektum kanseri’ denir.

    Bağırsak kanseri kısa sürede mi gelişir?
    Bağırsak kanserinin gelişmesi, ortalama 10 yıl (5-15 yıl) kadar bir süre alır. Olguların % 60’ı bağırsak içindeki polip adı verilen iyi huylu urlardan veya veya iltihabi bağırsak hastalıklarından gelişirler. Düzenli olarak yaptırılan kolonoskopi tetkiklerinin özellikle polip zemininde gelişen bağırsak kanseri olgularını önlemedeki rolü büyüktür. Bu tümörler yayılma yada sıçramalarını yakınlarındaki lenf damarlarına, toplar damarlara, karaciğer, kemik, prostat, mesane veya rahim gibi komşu organlara yapabilirler. Bağırsak kanserlerinin % 95’i adenokarsinom grubundandır.

    Kimler bağırsak kanseri açısından risk grubundadır?
    • Yaş: 50 yaşın üstündeki kişiler
    • Ailevi: Ailede birinci derecede akrabalarda, bağırsak kanseri olan kişilerde kalın bağırsak kanseri riski 1.8 kat artar
    • Ailevi polipozis hastalığı: familyal adenomatozis polipozis - FAP, Lynch sendromu (HNPCC veya kalıtsal nonpolipozis kolorektal kanser) olgularında ise bağırsak kanserine ek olarak rahim kanseri veya yumurtalık kanseri de bulunur.
    • Peutz-Jeghers sendromu olan hastalarda yaşam boyu % 20 oranında bağırsak kanseri gelişme riski vardır.
    • Yüksek yağ ve kalorili (özellikle hayvansal yağlar) diyetle beslenen kişiler
    • Düşük lifli diyetle beslenme: Sağlıklı bir beslenmede günde 20-35 gr arasında lif tüketilmelidir. Bingham ve ark. çalışmasında, günde 17 gr’dan az lif tüketenlerde bağırsak kanseri riskinin arttığı saptanmıştır.
    • Kırmızı et: Her gün düzenli kırmızı et tüketimi ile bağırsak kanseri riski 1.5 kat artar.
    • Bağırsak polipleri veya kanseri olan kişiler
    • Yumurtalık, rahim veya meme kanseri öyküsü olan kadınlar
    • iltihabi bağırsak hastalığı: 10 yıldan uzun süreden beri iltihabi bağırsak hastalığı varlığında, bağırsak kanseri riski 2-3 kat artar. Eaden ve ark. 54.478 hastayı kapsayan ülseratif kolit ile ilgili 114 bilimsel çalışmayı inceledikleri meta-analizde; 10 yılında sonunda % 2 oranında, 20 yılında sonunda % 8 oranında ve 30 yılın sonunda % 18 oranında bağırsak kanseri riski geliştiği bildirilmiştir.
    • Obezite: aşırı kilolu olmak ve spor yapmamak, kalın bağırsak kanseri riskini 1.5-2 kat arttırır. Çağımızın hastalığı olan obezitenin, Avrupa ülkelerinde son 10 yılda 60-65 yaş grubunda % 20’den % 30 düzeyine çıktığı belirlenmiştir.
    • Şeker hastalığı: % 40 oranında riski arttırır, aynı şekilde insülin direnci olması da riski arttırır.
    • Sigara tüketimi
    • Alkol: Vogel ve ark. çalışmasında düzenli olarak günde 10 gr alkol tüketimi ile kalın bağırsak kanseri riskinin 1.5 kat arttığı belirlenmiştir.
    • Uzun süreli olarak gece vardiyasında çalışmak
    • Safra kesesinin alınması: safra kesesi alınması (kolesistektomi) ameliyatından sonra bağırsağa kanser açısından risk oluşturan safra asitlerinin geçişi artar. Safra kesesi alınan hastaların, bağırsak kanserinden korunmak için, liften zengin beslenmeleri, kırmızı eti haftada 500 gramın altında tüketmeleri ve düzenli olarak 5-10 yıllık aralıklarla kolonoskopi tetkiki yaptırmaları önerilmektedir.

    Tüm bu verilere rağmen, bağırsak (kolon) kanseri ve rektum kanseri gelişen kişilerin % 75’inde hiçbir risk faktörü belirlenmemiştir.

    Bağırsak kanseri - düşük risk grubu
    • Kişisel veya ailesel bağırsak kanseri öyküsünün olmaması
    • Birinci derece akrabalarda bağırsak kanseri öyküsünün olmaması
    • Birinci derece akrabalardan birisinde 45 yaştan sonra bağırsak kanseri öyküsünün olması
    • Bu gruptaki kişilere dışkıda gizli kan testi ve kolonoskopi önerilir.
    • Bu grupta risk altında olmayan kişilere oranla iki kat risk bulunur.

    Bağırsak kanseri - orta risk grubu
    • Birinci derece akrabalardan birisinde 45 yaştan önce bağırsak kanseri öyküsünün olması
    • Birinci derece akrabalardan ikisinde yaştan bağımsız olarak bağırsak kanseri öyküsünün olması
    • Bu grupta risk altında olmayan kişilere oranla altı kat risk bulunur.
    • Bu gruptaki kişilere 35-40 yaş civarında kolonoskopi önerilir ve 55 yaş civarında tekrarlanır.

    Bağırsak kanseri – yüksek risk grubu
    • Aile bireylerinden birisinde ailevi polipozis hastalığı olması (familyal adenomatozis polipozis - FAP)
    • Aile bireylerinden birisinde HNPCC (kalıtsal nonpolipozis kolorektal kanser veya Lynch sendromu) bulunması
    • Üç veya daha fazla birinci ve ikinci derecede akrabalarda kalıtsal bağırsak kanseri olması
    • Bu gruptaki kişiler % 50 gibi risk altındadır.

    yaş ile bağırsak kanseri ilişkisi
    Yaş 10 yılda risk % 20 yılda risk % 30 yılda risk %
    30 0.06 0.27 0.78
    40 0.21 0.72 1.70
    50 0.53 1.53 3.04
    60 1.05 2.64 4.12
    70 1.78 3.44 bilinmiyor

    Bağırsak kanseri sıklıkla 50 yaştan sonra belirlenir. Olgularının sadece % 0.1'i 20 yaştan genç, % 1.1'i de 20-34 yaş aralığında, % 4'ü 35-44 yaş aralığında ve % 13.4'ü 45-54 yaş aralığındadır.

    HNPCC veya kalıtsal nonpolipozis kolorektal kanser ile ilişkili tümörler hangileridir?
    Bu gruptaki hastaların % 80’inde bağırsak kanseri, % 40’ında rahim kanseri, % 15’inde mide kanseri, % 12’sinde yumurtalık kanseri ve % 5’inde idrar yolları kanseri bulunur.

    Bağırsak kanserinden nasıl korunulabilir?
    Düzenli olarak 40 yaştan itibaren dışkıda gizli kan testi (yılda bir kez), bağırsak röntgeni, sigmoidoskopi (5 yılda bir kez), kolonoskopi (10 yılda bir kez), veya sanal kolonoskopi gibi tarama testlerini yaptırmak yararlıdır. Geçmişte 50 yaştan sonra düzenli olarak önerilen kolonoskopi tetkiki, 45 yaştan sonra bağırsak kanseri riski başlaması nedeni ile birçok Amerikan derneği tarafından 40 yaştan sonra yapılmaya başlanmıştır.
    Ailede kalın bağırsak polibi veya kanseri öyküsü olanların, genetik danışmanlık alması ve bu tür testleri (p53 mutasyonu taraması) yaptırmak
    Düzenli olarak günde 30-60 dakika arası spor yapmak (kalın bağırsak kanseri riskini % 40 azaltır)
    Düzenli folik asit, kalsiyum ve D vitamini içeren multivitamin kullanmak
    Kadınlarda menapoz sonrasında hormon tedavisi almak
    Sigaradan uzak durmak çok yararlıdır.
    Diyet düzenlemesi: bol miktarda posa bırakan baklagiller, sebze, meyve, süt ve sarımsak tüketilmesi, aşırı yağlı gıdaların kısıtlanması ve kırmızı et tüketiminin en fazla bir avuç büyüklüğüne dek kısıtlanması (kalın bağırsak kanseri riskini % 40 azaltır). Boeing ve ark. çalışmasında günlük meyve tüketiminin, Avrupa kıtasının orta, güney ve doğusunda yer alan ülkelerde ortalama 200-210 gr arasında ve kuzeyinde yer alan ülkelerde 129 gr olduğu belirlenmiştir. Benzer şekilde günlük sebze tüketimi, Yunanistan’da 270 gr iken, İsveç’te 103 gr olarak saptanmıştır. Sebze, meyve ve lifli gıdaların tüketiminin azalması ile birlikte bağırsak kanseri riskinin arttığı bilinmektedir. Birçok çalışmada belirtildiği gibi, bağırsak kanseri olgularının % 50’sinde ana neden olarak diyet ve yaşam şekli belirlendiğinden, alınacak önlemlerin önemi daha da belirgin hale gelmektedir.
    Probiyotikler: Canlı bazı mikropların (bakteri) katkı olarak veya gıdalarla (yoğurt, ayran, keçi sütü, süzme peynir, kefir, turşu, zeytin, nar ekşisi, sirke, şalgam, bitter çikolata) alınmasıdır. Bağırsakta yer alan yararlı bakterileri arttırarak, bağırsak kanserini önledikleri yönünde bazı çalışmalar olmakla birlikte, bu etki henüz bilimsel olarak kanıtlanamamıştır.
    Düzenli olarak günde 30-60 dakika arası spor yapmak (bağırsak kanseri riskini % 40 azaltır)
    Düzenli folik asit, kalsiyum ve D vitamini içeren multivitamin kullanmak
    Kadınlarda menapoz sonrasında hormon tedavisi almak
    Düzenli Aspirin kullanmak, bağırsak poliplerinin oluşumunu azaltır ve böylelikle bağırsak kanseri açısından korunma sağlar.
    Sigaradan uzak durmak çok yararlıdır.
    Ailede bağırsak polibi veya kanseri öyküsü olanların, genetik danışmanlık alması ve bu tür testleri (p53 mutasyonu taraması) yaptırmak

    Bağırsak kanserinin belirtileri nelerdir?
    Dışkıda kan görülmesi: Bağırsak kanseri olgularının % 45’inde gözle görülebilen kan ve diğerlerinde ise % 55 oranında dışkı tetkikinde gizli kan mevcuttur.
    Karın ağrısı: % 30 oranında kramp tarzında aralıklı gelen karın ağrısı belirtisi mevcuttur.
    Dışkılama alışkanlıklarında değişiklik: hastaların yaklaşık % 25’inde bir haftadan uzun süren kabızlık ve ishal dönemleri yada dışkı çapının incelmesi gibi farklılıklar olabilir.
    Zayıflama: hastaların % 15’inde nedeni açıklanamayan kilo kaybı olur, sıklıkla toplam ağırlığın % 10'u kadar eksilme söz konusudur.
    Kansızlık: % 15 oranında görülür. Nedeni açıklanamayan bir şekilde demir eksikliği, merdiven çıkma ve yokuş çıkma ile kolayca nefes nefese kalma ve halsizlik gelişir.
    Bağırsak tıkanıklığı: hastaların yaklaşık % 10'unda büyüyen tümörün, bağırsak geçişini engellemesi nedeni ile bağırsak düğümlenmesi oluşur. Bu durum uygun olgularda kolonoskopi yolu ile geçici olarak şemsiye şeklinde bir ''stent'' yerleştirilerek veya ameliyat ile düzeltilebilir.
    Makat ağrısı: % 5 oranında rastlanır.
    Bağırsak delinmesi: olguların % 3'ünde tümör tıkanıklık ile birlikte bağırsakta delinmeye yol açar ve bu durumda karın zarı iltihabı (peritonit) ve karın içinde apse oluşumuna neden olduğundan acil ameliyat gerektirir.
    Dışkının tam olarak boşalamaması
    Yakınma yok: Hastaların yaklaşık % 3'ünde hiçbir yakınma yoktur ve kolonoskopi, sanal kolonoskopi, vb. tetkikler sırasında rastlantısal olarak belirlenir.
    Dışkıda değişiklik nasıl anlaşılır?
    Dışkı çapının incelmesi, şeklinde ve sıklığında değişiklik, dışkıda kan olunca dikkate alınmalıdır. İdeal olarak kişinin günün aynı zaman diliminde dışkılaması beklenir, ancak kabızlık, ishal, seyahat, hastalıklar ve bazı ilaçların kullanımı ile bu ritimde değişiklikler olabildiği bilinmektedir. Liften zengin beslenen, günde 2 Lt civarında su içen ve düzenli spor yapan kişilerde dışkılama eylemi daha kolaylıkla gerçekleşir. Hareketsizlik, yaşlanma, bazı ilaçlar, hipotiroidi vb. hastalıklar kabızlığa eğilim yaratmaktadır. Dışkılamanın değerlendirmesinde en sık olarak Bristol sınıflaması kullanılır ve tip 2-3 sağlıklı dışkı olarak kabul edilmektedir.

    Bristol dışkı şekli sınıflaması
    Tip 1: katı ve ayrık fındık gibi yuvarlaklar
    Tip 2: sosis şeklinde ve hacimli dışkı
    Tip 3: sosis gibi ancak üzerinde çatlaklar olan dışkı
    Tip 4: sosis veya yılan gibi, düz ve yumuşak dışkı
    Tip 5: birbirinden ayrık düzgün kenarlı ve yumuşak küçük toplar
    Tip 6: kabarık ve düzensiz kenarlı dışkı
    Tip 7: katı bölüm içermeyen su gibi dışkı

    Bağırsak kanseri nasıl teşhis edilir?
    Makat muayenesi
    Dışkıda gizli kan testi: hassasiyet oranı % 80 civarındadır. Bağırsak kanseri olgularında dışkı parlak kırmızı veya koyu siyah renk alabilir. Olguların % 55'inde gözle görülebilen kan ve diğerlerinde ise dışkı tetkiki ile belirlenebilen gizli kan mevcuttur. Dışkısında kan görülen bir kişide hemen bağırsak kanseri olduğu kanısına kapılmamak gerekir. Hamilton ve ark. 2009 yılında gerçekleştirdikleri çalışmalarında, dışkısında kan görülen kişilerin % 3’ünden azında bağırsak kanseri mevcut olduğunu belirlemişlerdir. Van der Meulen ve ark. 2016 yılında gerçekleştirdikleri çalışmada, bağırsak kanseri olgularının % 35’inde dışkıda gizli kan testinde kan bulunmadığını (negatif test sonucu) saptamışlardır. Bu nedenle, dışkıda gizli kan testinde kan bulunmaması, bağırsak kanseri olmadığının kesin kanıtı değildir. Bu anlamda tarama amaçlı kullanılan en etkin tetkik yöntemi halen kolonoskopi olarak kabul edilmektedir. Ancak, ek olarak sanal kolonoskopi ve kapsül endoskopisi gibi gelişmiş tetkik yöntemleri de mevcuttur.
    Anoskopi: sadece makat kanalının ışıklı bir aletle incelenmesi
    Rektoskopi (proktoskopi): kalın bağırsağın rektum adı verilen son kısmının endoskop adı verilen ışıklı (metal veya yumuşak yada fleksibıl) bir aletle incelenmesidir.
    Sigmoidoskopi: Kalın bağırsağın sadece makata yakın olan sol yarısının endoskop adı verilen yumuşak yada kıvrılabilir (fleksibıl) ışıklı bir aletle incelenmesidir. Segnan ve ark. İtalya’da 34,292 kişi sigmoidoskopi ile incelenmiş, ve bağırsak kanseri sıklığının % 20 civarında ve bu yöntemle kansere bağlı ölümlerin % 40 civarında gerilediği saptanmıştır. Benzer şekilde Schoen ve ark. ABD’de 154,900 kişi üzerinde gerçekleştirdikleri çalışmada, 5 yılda bir sigmoidoskopi tetkiki ile bağırsak kanseri riskinin belirgin şekilde azaldığı sonucuna varmışlardır.
    Kolonoskopi: Kalın bağırsağın tamamının endoskop adı verilen yumuşak yada fleksibıl ışıklı bir aletle incelenmesidir.
    İlaçlı kalın bağırsak filmi: bağırsak grafisi, bağırsak röntgeni, kolon grafisi, lavman opaklı kolon grafisi
    Sanal kolonoskopi: bilgisayarlı tomografi veya manyetik rezonans görüntüleme ile araştırma
    Bilgisayarlı tomografi: bağırsak (kolon) kanseri ve rektum kanseri evrelendirilmesinde yaygın olarak kullanılır.
    Kan testleri: tümör marker ile araştırma (CEA, Ca 19-9)
    PET/CT: kanserin diğer organlara yayılımını araştırmak ve bağırsak kanserli hastaların nüks açısından takibinde kullanılır
    Genetik testler: bazı genetik testler ile bağırsak kanseri riski anlaşılabilir. Burada araştırılan genler EPCAM, MLH1, MSH2, MSH6, PMS2, MUTYH, APC, BMPR1A, SMAD4, PTEN ve STK11’dir. İngiltere’de bu tetkiklerin maliyeti 1,500 sterlin tutmaktadır ve bu tetkiklerde şüpheli bir sonuç bulunması durumunda, kolonoskopi yapılması gerekmektedir. Bu nedenle, medyada belirli aralıklarla yer alan ‘’kolonoskopi korkusuna son’’ veya ‘’kolonoskopi artık tarihe karışıyor’’ gibi sansasyonel haberlere pek itibar etmemek gerekir. Kolonoskopi, halen bağırsak kanserinin tanısı ve takibinde dünya genelinde altın standart olmaya devam etmektedir. Günümüzde, bağırsak kanseri açısından genetik test sadece şu durumlarda önerilmektedir:
    10’dan fazla bağırsak polibinin varlığı
    Bağırsak poliplerine ek olarak farklı tümörlerin varlığı
    Birinci derecede akrabalarında bağırsak kanseri varlığı

    Bağırsak kanseri tanı ve tedavisinin mali boyutu üzerine yapılan çeşitli araştırmalarda, hasta başına 40,000 € ekonomik yük oluştuğu belirlenmiştir.

    Bağırsak kanseri nasıl yayılır?
    Bağırsak kanseri, direkt temas yolu, lenf, kan veya karın zarı (periton) yolu ile yayılma, sıçrama, atlama veya metastaz yapabilir. Vakaların % 30’unda lenf bezi tutulumu mevcuttur. Hastaların % 50’sinde karaciğere ve % 10’unda ise akciğere yayılma (metastaz) görülür.

    Bağırsak kanserinin tedavisi nasıldır?
    Bağırsak kanseri tedavisinde sıklıkla Gastroenteroloji, Genel Cerrahi, Radyoloji, Patoloji ve Onkoloji Uzmanları birlikte çalışır. Kalın bağırsak veya kolon kanseri tedavisinde başlıca şu tedavi yöntemleri kullanılır.
    Cerrahi tedavi
    Kemoterapi
    Işın tedavisi (radyoterapi)
    Hedefli tedaviler
    Bağırsak kanserinin cerrahi tedavisi nasıl yapılır?
    Tümörü ve lenf bezlerini çıkartmaya yönelik cerrahi işlem, bağırsak veya kolon kanserleri için en yaygın olarak tercih edilen tedavi yöntemidir. Ameliyat öncesinde bağırsak hazırlığı veya bağırsak (kolon) temizliği uygulanır. Ameliyat öncesinde, enfeksiyondan korunmak için antibiyotik ve bağırsak kanseri hastalarında sıkça rastlanılan damarlardaki pıhtılaşmayı önlemek içinse düşük molekül ağırlıklı heparin (kan sulandırıcı) uygulanır. Bağırsak kanseri ameliyatı: laparoskopik cerrahi (kapalı ameliyat) veya açık cerrahi yöntemlerinden birisi ile gerçekleştirilebilir. Laparoskopik cerrahi yöntemi, birkaç küçük delikten kalın bağırsak kanserinin alınması ve farklı bir bölümünden az daha büyük bir kesi yaparak tümörlü kalın bağırsağın bir torba içinde deriye temas ettirilmeden (bölgesel tümör ekimini önlemek için) dışarıya alınması prensibi ile gerçekleştirilir. Laparoskopik teknik, daha az ağrılı olma, daha erken işe geri dönme olanağı, daha az sıklıkta ameliyat yeri fıtığı belirlenmesi gibi avantajlar taşır. Bağırsak kanserinin cerrahi tedavisinde laparoskopik cerrahi, 1991 yılından beri güvenle uygulanmaktadır, ancak kullanımı özellikle 2004 -2005 döneminden itibaren yaygınlaşmıştır. ABD kaynaklı, 2004 yılında 48 merkez ve 872 hasta üzerinde gerçekleştirilen COST çalışması, İngiltere kaynaklı 2005 yılında 343 hasta üzerinde gerçekleştirilen MRC CLASICC çalışması ve yine 2005 yılında Avrupa çok merkez kaynaklı 536 üzerinde gerçekleştirilen COLOR çalışması sonrasında bağırsak kanseri ameliyatlarında laparoskopik cerrahi kullanımı giderek yaygınlaşmıştır.

    Çoğu hastada cerrah, kalın bağırsak veya rektumun sağlıklı parçalarını tekrar birleştirilir (anastomoz), ancak bazı durumlarda kalın bağırsağın geçiçi veya kalıcı olarak karın derisine dikilmesi işlemi (stoma) gerekebilir. Kalın bağırsağın sağ yarısında olan kanserlerde sağ yarısının alınmasına sağ kolektomi veya sağ hemikolektomi adı verilir, kalın bağırsağın sol yarısında olan kanserlerde sol yarısının alınmasına sol kolektomi veya sol hemikolektomi adı verilir. Bağırsağın devamlılığı sağlıklı iki ucun birleştirilmesi (kolo-kolik, kolo-rektal veya kolo-anal anastomoz) ile sağlanır. bağırsak kanseri ameliyatları Genel Cerrahi Uzmanları tarafından gerçekleştirilir, başlıca uğraşı alanı bağırsak cerrahisi (kolorektal cerrahi, koloproktoloji) olan cerrahlar ise kolorektal cerrah olarak adlandırılır.

    Kalın bağırsak kanserinin cerrahi tedavisi sonrasında ne tür sorunlar görülebilir?
    Boyle ve ark. bağırsak kanseri ile ilgili 21 ayrı bilimsel çalışmayı incelemişler ve 9.512 kalın bağırsağın sağ yarısında yer alan kanser olgusu ve 8,171 kalın bağırsağın sol yarısında (makata yakın bölüm) yer alan kanser olgusu belirlemişlerdir. Bu hastaların ameliyat sonrası yaşadıkları sorunlar incelendiğinde, fiziksel performansı en iyi olan hastalar ile en düşük olanlar arasında sadece % 25’lik bir fark saptanmıştır.

    Ağrı: Bağırsak (kolon) kanseri ameliyatı sonrasında ağrı olabilir, ancak ilaçlarla kontrol altına alınır.
    Beslenme: ameliyattan sonra birkaç gün gıda verilmeyip serum tedavisi uygulanabilir.
    Organ yaralanmaları: Rahim, idrar torbası (mesane), idrar borusu (üreter), dalak, hazne (vajina) vb. komşu organlarda yaralanmalar olabilir.
    Damar pıhtılaşması: Bacak damarlarında pıhtı oluşabilir (emboli veya derin ven trombozu): bu nedenle hastalara ameliyat sonrasında yaklaşık bir ay boyunca varis çorabı giydirilir ve kan sulandırıcı iğneler (düşük molekül ağırlıklı heparin) uygulanır.
    Yara iltihabı
    Bağırsak yapışıklığı: Ameliyata sonrasında ince bağırsaklara temasa bağlı olarak bağırsak yapışıklığı (adhezyon) gelişmesi
    Anastomoz kaçağı: birleştirilen kalın bağırsak uçları ayrışıp, sızıntı yapabilir, bu duruma anastomoz kaçağı adı verilir. Bazen, basit bir kateter yerleştirilmesi ile bu durum düzeltilebilirken, bazen ikinci bir girişimle bağırsağı deriye ağızlaştırmak (stoma işlemi) gerekebilir.
    Cinsel sorunlar: Rektum kanseri ameliyatları sonrasında özellikle erkek hastalarda sertleşme (ereksiyon) kusuru ve cinsel ilişki sonrasında boşalamama (retrograd ejakülasyon) gibi bazı cinsel sorunlara rastlanabilir. Traa ve ark. meta-analizinde bağırsak kanseri ameliyatı sonrasında cinsel fonksiyonun etkilendiği 39 makale incelenmiştir. Bu çalışmaların % 34’ünde erkeklerde gelişen cinsel sorunlar, % 9’unda kadınlarda gelişen cinsel sorunlar ve % 57’sinde ise hem erkek, hem de kadınlarda gelişen cinsel sorunlar ele alınmaktadır. Erkeklerin % 60’ının ameliyat öncesinde cinsel olarak aktif oldukları ve bağırsak kanseri ameliyatı sonrasında % 40’ının cinsel sorunlar yaşadığı belirlenmiştir.
    Kalın bağırsak kanserinin kemoterapi tedavisi nasıl yapılır?
    Kanser hücrelerinin öldürülmesi ve çoğalmalarını önlemek için kanser ilaçlarının toplar damar yolu ile uygulanmasına sistemik kemoterapi adı verilir. Buna karşın, direkt olarak bir organ yada bir vücut boşluğuna (karın boşluğu içine) kemoterapi verilebilir, buna da bölgesel kemoterapi denilir. Karaciğere sıçrama (metastaz) yapan tümörlerde ise karaciğerin atar damarının (hepatik arter) içine ilaç verilebilir ve bu işlem de kemo-embolizasyon olarak adlandırılır. Ameliyat sonrasında uygulanan kemoterapi tedavisine adjuvan kemoterapi adı verilir ve sıklıkla 2. ve 3. evre kalın bağırsak kanserlerinde uygulanır. Bazı 4. evrede olan kalın bağırsak kanserlerinde ameliyat öncesinde tümör çapını küçültmek ve cerrahi girişimin başarısını arttırmak amacı ile kemoterapi uygulanır ve buna da, neoadjuvan kemoterapi adı verilir.

    Kemoterapi genellikle, iki veya daha fazla ilacın karışımı şeklinde uygulanır. Kalın bağırsak kanserinde kemoterapi uygulaması, ortalama iki haftada bir ve 6 ay süre ile yapılır. Kalın bağırsak kanseri tedavisinde sıklıkla aşağıda detayları açıklanan FOLFOX, FOLFİRİ ve CapeOX protokolleri tercih edilmektedir. Kemoterapi ilaçlarının
    uygulanmasını takiben, bulantı, kusma, iştah kaybı, ağızda yaralar, ishal, kansızlık, güneş ışığına hassasiyet, el ve ayaklarda ağrılar, enfeksiyonlara yatkınlık, kollarda oluşan morluklar, ciltte soyulma ve kabarıklıklar gibi yan etkiler görülebilir. Yan etkilerin sorumlu Onkoloji Uzmanı’na veya tedaviyi yürütmekte olan sağlık ekibine bildirilmesi gerekmektedir. Günümüzde, ilaç sektöründeki gelişmelere paralel olarak, yaşlı hastalarda da kemoterapi tedavisinin çoğunlukla rahatça yapılabildiği gözlemlenmektedir.
    5-Fluorourasil (5-FU): 5-FU ilacı kalın bağırsak kanseri tedavisinde uzun yıllardan beri kullanılmakta olan ana ilaçtır ve sıklıkla lökovorin (folinik asit) ile birlikte verilir. İlaç toplardamar yolu ile yaklaşık 2 saat içinde hastaya sıklıkla bir serum pompası aracılığı ile verilir.
    Lökovorin (folinik asit): bağırsak kanseri tedavisi için 5-FU, irinotekan, oksaliplatin gibi ilaçlarla birlikte kullanılan ana ilaçtır.
    Kapesitabin (Xeloda): bu ilaç hap şeklinde olup 5-FU kadar etkilidir. Genellikle, günde iki kez 2 hafta boyunca verilir. Genelde yan etkileri 5-FU’ya oranla daha az olmakla birlikte, el ve ayaklarda görülen ağrı sorunu 5-FU’ya oranla daha fazladır.
    İrinotekan (Camptosar): Bu ilaç sıklıkla 5-FU ve lökovorin ile birlikte verilir ve buna FOLFİRİ protokolu denilir. Bu ilaç damar yolu ile 30 dakika ile 2 saat içinde verilir. Bazı hastalarda genetik sorunlar (rutin olarak araştırılmaz) nedeniyle, İrinotekan vücuttan rahat atılamaz ve aşırı ishal vb. fazla sayıda yan etki yaratabilir. Bilürübin seviyesi yüksek olan ve yaşlı hastalarda bu ilacın kullanımı risklidir.
    Oksaliplatin (Eloxatin): Bu ilaç sıklıkla 5-FU ve lökovorin ile birlikte verilir ve buna FOLFOX protokolu denilir. Kapesitabin ile birlikte verildiği protokol ise CapeOX veya XELOX protokolu adını alır. Bu ilaç damar yolu ile iki saat içinde ve her 2-3 haftada bir verilir.
    Bevakizumab, setuksimab, panitumumab
    Kalın bağırsak kanserinin ışın tedavisi nasıl yapılır?
    Radyasyon veya ışın tedavisi, kanser hücrelerini öldürmek ve çoğalmalarını önlemek için yüksek enerjili X ışınlarının kullanımını içerir. Doktorlar radyasyon tedavisini, cerrahiden önce (tümörü küçültmek ve nüks şansını azaltmak amacıyla) veya cerrahiden sonra kullanabilirler. Işınlar dışarıdan (eksternal radyasyon) verilir veya doku içerisine yerleştirilen bazı iğneler ile doku içerisine verilir (internal radyasyon).

    Kalın bağırsak kanserinin hedefli tedavileri nasıl yapılır?
    Kemoterapinin kanser hücreleri yanında sağlıklı hücrelerde etki etmesi nedeniyle, bu yan etkiden korunmak amacı ile kişiye özel hedefli tedaviler geliştirilmiştir. Sadece o hedefler için özel olarak geliştirilmiş ilaçlarla (monoklonal antikor tedavisi) kanser hücrelerinin vurulmasını amaçlar. Monoklonal antikor tedavisi, bağışıklık sisteminin tek bir hücresinden laboratuvar ortamında üretilen kanser hücreleri savaşacak olan antikorlar ile gerçekleştirilir. Bu antikorlar kanser hücrelerine yapışır, onların büyümelerini ve yayılmalarını engellerler. Monoklonal antikorlar damardan verilir, tek başlarına ilaçları taşırlar, bazı zehirleri ve radyoaktif maddeleri normal hücrelere ulaştırmadan direkt olarak kanser hücrelerine taşıyabilirler.

    Kalın bağırsak kanserinin evreleri nasıldır?
    Kalın bağırsak kanserinin ne derecede yayıldığını anlayabilmek için evreleme yapılır. Kalın bağırsak veya kolon kanseri evrelemesinde daha sık olarak İngiltere’de St. Mark’s Hastanesi’nde patolog olan Dukes’ın 1932’de tanımladığı sınıflama kullanılır.

    Dukes sınıflaması
    Dukes A: sadece kalın bağırsak içinde yer alan kanser, on yıl sağ kalım % 92’dir.
    Dukes B: kalın bağırsak duvarı dışına taşan kanser, on yıl sağ kalım oranı % 90’dır.
    Dukes C: kalın bağırsak kanserinin bölgesel lenf bezlerine yayılması, on yıl sağ kalım oranı % 60’dır.
    Dukes D: uzak organlara (karaciğer vb.) sıçrama (metastaz) yapan kalın bağırsak kanseri, beş yıl sağ kalım oranı % 7 civarındadır.
    Ayrıca, 1954 yılında Amerikan Kanser Komitesi (American Joint Committee on Cancer - AJCC) ve Uluslararası Kanser Birliği’nin (Union for International Cancer Control - UICC) ortak olarak belirlediği TNM sınıflamasında ise tümör büyüklüğü T0 ile T4 arasında tanımlanır, lenf düğümü tutulumu N0-N3 ve metastaz durumu M0-M1 arasında tanımlanır. Evre 1 ile 4 arasında evrelendirme yapılır, 1. evre başlangıç aşamasında ve 4. evre yayılmış tümör anlamına gelir. Ayrıca, patoloji sınıflaması olarak düşük dereceli (low grade) veya yüksek dereceli (high grade) diye bir sınıflama daha kullanılır. Düşük dereceli (low grade) karsinom, mikroskop altındaki görüntünün sağlıklı dokuya daha yakın olduğunu, ancak yüksek dereceli (high grade) karsinom ise kanser açısından daha yüksek riskli anlamında kullanılmaktadır.

    Kalın bağırsak kanserinde evrelendirme

    Evre 0: kanser çok erken safhadadır (Tis, N0, M0), insitu karsinom adı da verilir. Sıklıkla polipektomi yeterlidir ve nadiren kalın bağırsağın bir bölümünü alınması yani kolektomi gerekir. Kemoterapi veya radyoterapi gerekmez.

    Evre I: kanser kalın bağırsağın iç kısmını tutmuştur (T1-2, N0, M0). Kalın bağırsağın kanserli bölümünün alınması (kolektomi) ve lenf bezlerinin çıkartılması prensibine dayanır, kemoterapi veya radyoterapi gerekmez. Beş yıllık sağ kalım oranı % 85 civarındadır.

    Evre II: kanser kalın bağırsağın dışına yayılmış, fakat lenf bezlerini tutmamıştır (T3-4, N0, M0). Kalın bağırsağın kanserli bölümünün alınması (kolektomi) ve lenf bezlerinin çıkartılması prensibine dayanır, kemoterapi sıklıkla gerekmez. Kanserin patolojik incelemesinde yüksek dereceli (high grade) olduğunun görülmesi, kanserin komşu organlara yayılmış olması, ameliyatta 12’den az sayıda lenf bezinin çıkartılmış olması, cerrahi sınırlara yakın bir bölümde kanserli hücrelerin görülmüş olması, kanserin bağırsakta delinmeye yol açmış olması durumunda, ameliyatı gerçekleştiren cerrah, kemoterapi ve nadiren radyoterapi önerebilir. Beş yıllık sağ kalım oranı % 60 civarındadır.

    Evre III: kanser yakındaki lenf bezlerine yayılmıştır (T1-4, N1-2, M0). Kalın bağırsağın kanserli bölümünün alınması (kolektomi) ve lenf bezlerinin çıkartılması ve ek olarak kemoterapi ve bazen de radyoterapi prensibine dayanır. Beş yıllık sağ kalım oranı % 50 civarındadır.

    Evre IV: kanser vücudun diğer bölümlerine (karaciğere, akciğerlere veya diğer organlara) yayılmıştır (herhangi bir T, herhangi bir N, M1). Bu durumda cerrahi tedavinin yararı azdır, öncelikle endoskopik stentleme, kemoterapi, radyoterapi ve /veya hedefli tedavi uygulanır. Hastanın bu tedavilere yanıtı gözlenirse veya sonuçta metastatik tümörlerin küçülerek, tedaviye olumlu yanıt vermesi durumunda ameliyat düşünülebilir. Ancak, tümörün tam tıkanıklığa veya delinmeye yol açması durumunda kalın bağırsağın dışarıya ağızlaştırılması (stoma) şeklinde cerrahi girişim gerekebilir. Beş yıllık sağ kalım oranı % 6 civarındadır. Teknolojik gelişmelere paralel olarak, her geçen sene bağırsak kanseri tedavisinin sonuçları da iyileşmektedir.

    Bağırsak kanseri karaciğere sıçrarsa ne yapılır?
    ABD istatistiklerine göre, kalın bağırsak kanseri tanısı konulduğunda, yaklaşık olarak hastaların % 90’ının bölgesel tümörü olduğu ve % 10’unun ise uzak organlara sıçrama (metastaz) yapmış şekilde olduğu belirlenmiştir. . Kalın bağırsak kanserinin karaciğere sıçrama (metastaz) yapması durumunda en etkin olduğu bilinen tedavi yöntemi metastazların cerrahi olarak çıkartılmasıdır. Karaciğerdeki metastazların çıkartılması, hastanın durumuna, tümörün yayılımına bağımlı olarak, kalın bağırsak ameliyatı ile aynı seansta veya farklı bir seansta yapılabilir. Karaciğerde cerrahi olarak çıkartılamayacak sayıda metastaz bulunması, metastazların karaciğerin ana damarlarını içine alması nedeniyle tümörün cerrahi olarak tam olarak çıkartılamayacağının belirlenmesi durumlarında veya ameliyata hazırlık öncesi dönemde, metastaz çaplarını küçültmek amacı ile radyofrekans (RF) tedavisi veya kriyocerrahi (kriyoterapi, dondurma tedavisi) gibi cerrahi dışı yöntemler tercih edilir.

    Bağırsak kanseri tıkanıklığa yol açarsa ne yapılır?
    Kalın bağırsağın kanser nedeni ile tama yakın tıkandığı durumlarda bağırsak geçişi ameliyat veya endoskopik stentleme (bağırsak içinde açılan şemsiye şeklinde cihaz) yöntemi ile açılabilir. Bazı hastalarda, laparoskopik ameliyata hazırlık veya acil bir cerrahi girişimden kaçınmak için, ameliyata hazırlık aşamasında, endoskopi yolu ile stent yerleştirilerek kalın bağırsak akışı tekrar eskisi gibi sağlanabilir. Bundan sonra, hastanın durumu ameliyat olmaya elverişli ise, birkaç gün içinde laparoskopik veya robotik cerrahi ile ameliyat planlanabilir. Şayet hastaya ileri yaş veya düşkünlük gibi nedenlerle sadece stent takılıp, cerrahi girişim uygulanmayacaksa, kemoterapi tedavisine alınır.

    Bağırsak kanserinde tedavi sonrası izlem nasıl gerçekleştirilir?
    Düzenli kontroller sağlık durumundaki değişikliklerin fark edilmesini sağlarlar. Kontroller, doktor muayenesi, dışkıda gizli kan testi, kolonoskopi, akciğer grafileri ve laboratuvar testlerini (tümör markerları, kan sayımı vb.) içerir.
    CEA testi: ilk iki yıl için her 3 ayda bir, daha sonra 5 yıla kadar her 6 ayda bir gerçekleştirilir.
    Bilgisayarlı tomografi (BT): ilk üç yıl süresince her 6 ile 12 ayda bir gerçekleştirilir.

    Bağırsak kanserinin tekrarlaması durumunda ne yapılır?
    Bağırsak kanseri tedavi sonrasında, sadece bölgesel nüks yapabilir, bu durumda öncelikle cerrahi tedavi düşünülür. Kanser uzaktaki organlara sıçrama (metastaz) yapabilir ki bu durumda öncelikle kemoterapi veya hedefli tedaviler planlanır ve şayet tümör çapında ufalma belirlenirse cerrahi tedavi (ameliyat) önerilir. Bağırsak veya kolon kanserinin en sık sıçrama (metastaz) yaptığı organ karaciğerdir. Genellikle, patolojik inceleme sonucunda belirlenen az differansiye kanserler (% 20-50 sıklıkta) ve genç nüfusta görülen müsinöz kanserlerin (% 10-50 sıklıkta) seyrinin diğer tümörlere göre daha kötü olduğu çeşitli araştırmalar sonucunda saptanmıştır.

    Bağırsak kanseri tedavisinin sonuçları nasıldır?
    Dünya Sağlık Örgütü istatistiklerine göre, 2012 yılında dünya genelinde 8.2 milyon kansere bağlı ölüm saptanmış ve bunların 694,000’i ise bağırsak kanseri ve rektum kanseri nedeni ile gerçekleşmiştir. Tüm evrelere göre kalın bağırsak kanseri için beş yıllık ortalama sağ kalım oranı, 1975 yılında % 51 iken, 2006 yılında % 66 düzeyine çıkmıştır. Erken evre tümörlerde, beş yıllık sağ kalım oranını % 90 civarına çıkmıştır.

    Anahtar Kelimeler: kalın bağırsak kanseri, barsak kanseri, bağırsak kanseri, bağırsak karsinomu, kolon kanseri, kolon ca, bağırsak ca, bağırsakta polip, kolonda polip, kolon polibi, bağırsak polibi, adenom, rektum kanseri, rektum karsinomu, rektum ca, rectum ca, rektal karsinom, kanser tarama testi, senkron tümör, Crohn hastalığı, ülseratif kolit, iltihabi bağırsak hastalığı, ailevi polipozis hastalığı, familyal adenomatozis polipozis, FAP, Peutz-Jeghers sendromu, ailevi bağırsak kanseri, ailevi kolon kanseri, bağırsak kanseri riski, herediter nonpolipozis kolorektal kanser, kalıtsal nonpolipozis kolorektal kanser, HNPCC, dışkı çapının incelmesi, dışkıda değişiklik, dışkıda kan, Bristol dışkı şekli sınıflaması, dışkıda gizli kan testi, anoskopi, rektoskopi, sigmoidoskopi, kolonoskopi, sanal kolonoskopi, ilaçlı kalın bağırsak filmi, parmakla makat muayenesi, rektal tuşe, CEA, Ca 19-9, laparoskopik cerrahi, robotik cerrahi, düşük molekül ağırlıklı heparin, anastomoz, stoma, kolostomi, bağırsağın dışa alınması, stoma, kolostomi, sistemik kemoterapi, bölgesel kemoterapi, kemo-embolizasyon, adjuvan kemoterapi, neoadjuvan kemoterapi, 5-Fluorourasil, 5-FU, kapesitabin, Xeloda, irinotekan, camptosar, FOLFİRİ protokolu, oksaliplatin, eloxatin, lökovorin, FOLFOX protokolu, CapeOX protokolu, bevakizumab, setuksimab, panitumumab, eksternal radyasyon, internal radyasyon, monoklonal antikor tedavisi, Dukes sınıflaması, American Joint Committee on Cancer, AJCC sınıflaması, low grade karsinom, high grade karsinom, International Union Against Cancer, IUAC, insitu karsinom, bağırsağın dışa alınması, stoma, kolostomi, radyofrekans tedavisi, RF, kriyoterapi, kriyocerrahi

    Kaynaklar

    Symonds EL, Cole SR, Lau SY, et al. The significance of the small adenoma: a longitudinal study of surveillance colonoscopy in an Australian population. Eur J Gastroenterol Hepatol 2019 Jan 21. doi: 10.1097/MEG.0000000000001358.
    DeGroff A, Sharma K, Satsangi A, et al. Increasing colorectal cancer screening in health care systems using evidence-based interventions. Prev Chronic Dis 2018 Aug 9;15:E100. doi: 10.5888/pcd15.180029.
    Ju T, Haskins IN, Kuang X, et al. Robotic right colectomy for colon cancer: comparison of outcomes from a single institution with the ACS-NSQIP database. J Laparoendosc Adv Surg Tech A 2018 Aug 10. doi: 10.1089/lap.2018.0358.
    Tamakoshi A, Nakamura K, Ukawa S, et al; BioBank Japan Cooperative Hospital Group. Characteristics and prognosis of Japanese colorectal cancer patients: The BioBank Japan Project. J Epidemiol 2017 Feb 14. pii: S0917-5040 (16) 30117-4. doi: 10.1016/j.je.2016.12.004.
    Malakorn S, Sammour T, Bednarski B, et al. Three different approaches to the inferior mesenteric artery during robotic d3 lymphadenectomy for rectal cancer. Ann Surg Oncol 2017 Feb 17. doi: 10.1245/s10434-017-5792-8.
    Kuramochi H, Ando M, Itabashi M, et al. Phase II study of bevacizumab and irinotecan as second-line therapy for patients with metastatic colorectal cancer previously treated with fluoropyrimidines, oxaliplatin, and bevacizumab. Cancer Chemother Pharmacol 2017 Feb 17. doi: 10.1007/s00280-017-3255-3.
    Venook AP. Right-sided vs left-sided colorectal cancer. Clin Adv Hematol Oncol 2017; 15 (1): 22-24.
    Celentano V. Nerve-sparing surgery and sexual and urinary dysfunction after multimodality treatment for rectal cancer. Tech Coloproctol 2017 Feb 16. doi: 10.1007/s10151-017-1592-1
    Bendell JC, Hochster H, Hart LL, et al. A Phase II Randomized Trial (GO27827) of First-Line FOLFOX Plus Bevacizumab with or Without the MET Inhibitor Onartuzumab in Patients with Metastatic Colorectal Cancer. Oncologist 2017 Feb 16. pii: theoncologist.2016-0223. doi: 10.1634/theoncologist.2016-0223.
    van der Meulen MP, Lansdorp-Vogelaar I, van Heijningen EM, et al. Nonbleeding adenomas: Evidence of systematic false-negative fecal immunochemical test results and their implications for screening effectiveness-A modeling study. Cancer 2016; 122 (11): 1680-1688.
    Quintana JM, Gonzalez N, Anton-Ladislao A, et al; REDISSEC-CARESS/CCR group. Colorectal cancer health services research study protocol: the CCR-CARESS observational prospective cohort project. BMC Cancer 2016; 16 (1): 435.
    PDQ Adult Treatment Editorial Board. Colon Cancer Treatment (PDQ®): Patient Version. PDQ Cancer Information Summaries [Internet]. Bethesda (MD): National Cancer Institute (US); 2002-. 2016 Jun 30.
    van der Pas MH, Haglind E, et al. Laparoscopic versus open surgery for rectal cancer (COLOR II): short-term outcomes of a randomised, phase 3 trial. Lancet Oncol 2013; 14 (3): 210-218.
    André T, Iveson T, for the IDEA Steering Committee. The IDEA (International Duration Evaluation of Adjuvant Chemotherapy) Collaboration: Prospective Combined Analysis of Phase III Trials Investigating Duration of Adjuvant Therapy with the FOLFOX (FOLFOX4 or Modified FOLFOX6) or XELOX (3 versus 6 months) Regimen for Patients with Stage III Colon Cancer: Trial Design and Current Status. Curr Colorectal Cancer Rep 2013; 9: 261-269.
    Bertani E, Chiappa A, Ubiali P, et al. Robotic colectomy: is it necessary? Minerva Chir 2013; 68 (5): 445-456.
    Ma Y, Yang Y, Wang F, et al. Obesity and risk of colorectal cancer: a systematic review of prospective studies. PLoS One 2013; 8 (1): e53916. doi: 10.1371/journal.pone.0053916. Epub 2013 Jan 17.
    Boeing H, Bechthold A, Bub A, et al. Critical review: vegetables and fruit in the prevention of chronic diseases. Eur J Nutr 2012; 51 (6): 637-663.
    Schoen RE, Pinsky PF, Weissfeld JL, et al. Colorectal-cancer incidence and mortality with screening flexible sigmoidoscopy. New Engl J Med 2012; 366: 2345-2357.
    Paranjape C, Ojo OJ, Carne D, et al. Single-incision laparoscopic total colectomy. JSLS 2012; 16 (1): 27-32.
    Traa MJ, De Vries J, Roukema JA, et al. Sexual (dys)function and the quality of sexual life in patients with colorectal cancer: a systematic review. Annals of Oncology 2012; 23: 19–27.
    Yusof AS, Isa ZM, Shah SA. Dietary patterns and risk of colorectal cancer: a systematic review of cohort studies (2000-2011). Asian Pac J Cancer Prev 2012; 13 (9): 4713-4717.
    Yacoub G, Nagalla S, Aklilu M. Oncologic management of hereditary colorectal cancer. Clin Colon Rectal Surg 2012; 25 (2): 118-122.
    Pereira F, Larriba MJ, Muñoz A. Vitamin D and colon cancer. Endocr Relat Cancer 2012; 19 (3): R 51-71.
    Gillberg A, Ericsson E, Granstrom F, et al. A population-based audit of the clinical use of faecal occult blood testing in primary care for colorectal cancer. Colorectal Dis 2012; 14: e539-546.
    Maruthur NM, Bolen S, Gudzune K, et al. Body mass index and colon cancer screening: a systematic review and meta-analysis. Cancer Epidemiol Biomarkers Prev 2012; 21 (5): 737-746.
    Uccello M, Malaguarnera G, Basile F, et al. Potential role of probiotics on colorectal cancer prevention. BMC Surg 2012;12 Suppl 1:S35. doi: 10.1186/1471-2482-12-S1-S35. Epub 2012 Nov 15.
    Flitcroft KL, Irwig LM, Carter SM, et al. Colorectal cancer screening: why immunochemical fecal occult blood tests may be the best option. BMC Gastroenterol 2012; 12: 183. doi: 10.1186/1471-230X-12-183.
    Yang J, Peng JY, Chen W. Synchronous colorectal cancers: a review of clinical features, diagnosis, treatment, and prognosis. Dig Surg 2011; 28 (5-6): 379-385.
    Segnan N, Armaroli P, Bonelli L, et al. Once-only sigmoidoscopy in colorectal cancer screening: follow-up findings of the Italian Randomized Controlled Trial–SCORE. J Natl Cancer I 2011; 103: 1310-1322.
    Hamilton W, Lancashire R, Sharp D, et al. The risk of colorectal cancer with symptoms at different ages and between the sexes: a case-control study. BMC Med 2009; 7: 17. doi: 10.1186/1741-7015-7-17.
    Vogel U, Christensen J, Dybdahl M, et al. Prospective study of interaction between alcohol, NSAID use and polymorphisms in genes involved in the inflammatory response in relation to risk of colorectal cancer. Mutat Res 2007; 624: 88-100.
    Kesse E, Clavel-Chapelon F, Boutron-Ruault MC. Dietary patterns and risk of colorectal tumors: a cohort of french women of the national education system (E3N). Am J Epidemiol 2006; 164, 1085-1093.
    Kuhry E, Bonjer HJ, et al, COLOR Study Group. Impact of hospital case volume on short-term outcome after laparoscopic operation for colonic cancer. Surg Endosc 2005; 19 (5): 687-692.
    Shao T, Yang YX. Cholecystectomy and the risk of colorectal cancer. Am J Gastroenterol 2005; 100 (8): 1813-1820.
    Clinical Outcomes of Surgical Therapy (COST) Study Group. A comparison of laparoscopically assisted and open colectomy for colon cancer. N Engl J Med 2004; 350: 2050-2059.
    Bingham SA, Day NE, Luben R, et al. Dietary fibre in food and protection against colorectal cancer in the European Prospective Investigation into Cancer and Nutrition (EPIC): an observational study. Lancet 2003; 361: 1496-1501.
    Terry P, Hu FB, Hansen H, et al. Prospective study of major dietary patterns and colorectal cancer risk in women. Am J Epidemiol 2001; 154, 1143-1149.
    Bernstein CN, Blanchard JF, Kliewer E, et al. Cancer risk in patients with inflammatory bowel disease: a population-based study. Cancer 2001; 91: 854-862.
    Eaden JA, Abrams KR, Mayberry JF. The risk of colorectal cancer in ulcerative colitis: a meta-analysis. Gut 2001; 48: 526-535.
    www.fascrs.org
    www.cdc.gov
    www.cancer.gov
    www.cancer.org
    www.oncologychannel.com
    www.coloncancer.about.com
    www.cancerstaging.org
    www.uicc.org
    Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

    Güncelleme tarihi: 04.03.2020
    avatar
    13.12.2020 - 01:13
  3. kolon bağırsağı alınan hasta
    avatar
    18.10.2024 - 09:16